30 Haziran 2025 Pazartesi

Tıkılak/Takılak XI

 

* Bir podcastte verilen (reklamını da yapalım: Sıfır Sayı, Yenal Bilgici; teşekkürler Bora) öneriye uydum ve radyo aldım geçende. Önerinin nedeni de, şu İspanya’da olan elektrik kesintisiydi. Hem mantıklı hem nostaljik geldi; eve gelince, evde bir şeylerle ilgilenince fırt diye açıyorum radyoyu. Çok rahat bir el hamlesi yeterli. Ne güzel, basit ve gösterişsiz.

Tabii artık bluetoothlu filan böyle radyolar; ama orası mühim değil. Görüntüsü zaten güzel. Yani radyonun, radyo çalma özelliği olmasa bile, sırf görüntüsü için bir obje olarak kullanılır. Renk kattı salonumuza. Müziğe kolay ulaşım için ben de öneriyorum. Saçma sapan kanallar çok, saçma sapan müzikler çok. Cübbeli Ahmet’in kanalı var mesela. Ama Cübbeliden sonra bir sol yapınca TRT Radyo 3’e kolay ulaşılıyor. Yani Cübbeliyi de fırsata çeviriyorsun bir yandan. Radyo iyidir, vizontele de radyonun resimlisidir.

* Geçen ozalitçi ihtiyacım oldu. Uzun zamandır gitmiyordum; bir sabah gittim yol üstü, ilk kez içine girdiğim, önceden haberimin bile olmadığı ozalitçiye. İncelenmesi gereken bir meslek bence ozalitçilik (“Ozalitçi” kullanımının hatalı olduğunu, kişinin “ozalit” olduğunu, ozalitçinin “manavcı” gibi bir şey olduğunu sanıyordum, öyle değilmiş. “Özalit” yanlış bu arada).

Çalışanlar, özellikle seni yönlendiren, kasada duran ve çalışanlarına direktif veren adam veya kadın (genellikle kadın) arıza olmak zorunda. “Tabii efendim, hoş geldiniz, vaktiniz var mıydı?” vs. sorular duyamıyorsun mesela ozalitçide.  Bir tripli hareketler, işini halledecek kişinin seninle göz teması kurmaması... Herkes ağır ceza mahkemesi kalemi kâtibi gibi içeride. Hâlbuki yapacağın bir spiral, alacağın bir arkalı önlü çıktı. Yılların köftecisinde, kıraathanesinde mekân sahiplerine asabiyet yakışıyor da (o da niye yakışıyorsa), sana ne oluyor ozalitçi abi/abla.

İşler hemen hallolmaz, bunu en kibar söyleme şekilleri, “15 dakika bekleyeceksin yalnız.” olur. “Tamam o zaman şu karşıda çay içeyim.” deyince, “Biz getiririz sana.” derler, bi’ insanlıkları bu, sert insanlık. Taksicilerde bile senli benli konuşma azaldı, ozalitçide bir senli benli konuşma durumu, “Sen bana mecbursun, bilemezsin.” artistliği. Çalışanların hepsi sigara içiyor, küfürlü konuşuyor. Sanırsın karikatür dergisinde sabahlayan ve baskıyı yetiştirmeye çalışan abiler. Bir bu gözle bakın derim ozalitçilere.

* Habertürk’te ekranda geçen yazı: “LGS sınavı zor muydu, kolay mıydı?” Sen “LGS sınavı” yazıyorsan senlik bir şey yoktur Habertürk, takıl sen...

* Bir de NTV Spor... Kaliteli bir yayın kuruluşuydun. Şu habere bak:

“Ali Koç’tan radikal karar: Yeni sezonda artık bunu yapmayacak

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, yeni sezon için radikal kararlar aldı. Bu sezon mutlak şampiyonluk isteyen Koçun bazı maçlara gitmeyerek yaptığı totemden vazgeçtiği belirtildi. Transfer süreçlerini de bizzat yürüten Ali Koç’un içeride-dışarıda oynanacak her maça gideceği, karşılaşmalardan sonra konuşarak sahnede tek başına olacağı aktarıldı”.

Senin attığın başlığa ayrı, haberin içeriğine ayrı, haberin içeriğinde geçen Ali Koç’a ayrı küfür... Veya onlara ozalitçide yarım günlük bekleme cezası... Olacak şey değil gerçekten, tıklama israfı.

Bu şekilde çok kibar anlattım; nezakete gerek yok, net söyleyeyim: “NTV Spor bi’ s.ktir git Allah aşkına”.

Siz kalın, iyi tatiller...