12 Nisan 2017 Çarşamba

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl'ın Fezaya Çıkma Üzerine Yorumları


Bu yazıda, “Kafa” dergisi kadar olmasın, Nazım Hikmet ile Necip Fazıl’ı kıyaslama cüretini göstermiş olalım. Hem de somut bir konu üzerine…

Bugün Yuri Gagarin’in uzaya çıkışının 56. yıl dönümü. Bu müthiş olayın ertesi günü, yani 13 Nisan 1961’de Nazım Hikmet, “Kosmosun Kardeşliği Adına” adlı bir şiir yazmış. Bu şiire aşağıda yer verelim.

“Kosmosta bizden başka düşünen var mı
var
bize benzer mi
bilmiyorum
belki bizden güzeldir
bizona benzer mesela ama çayırdan nazik
belki de akarsuyun şavkına benzer
belki çirkindir bizden
karıncaya benzer mesela ama traktörden iri
belki de kapı gıcırtısına benzer
belki ne güzeldir bizden ne de çirkin
belki tıpatıp bize benzer
ve yıldızlardan birinde
hangisinde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz
hangi dilde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
Tovariş diyecek
söze bu sözle başlayacak biliyorum
Tovariş diyecek
ne üs kurmaya geldim yıldızına
ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe
Koka-kola satacak da değilim
selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına
bedava ekmek ve bedava karanfil adına
mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
‘Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber’
diyebilmek adına
evlerin
yurtların
dünyaların
ve kosmosun kardeşliği adına

Paris - 13.04.1961”

Şimdi de “Üstad” Necip Fazıl’ın feza pilotlarını selamladığı “Feza Pilotu” adlı şiirle yazımıza devam ediyoruz.

“Yirminci Asrın ablak yüzlü feza pilotu!
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?

Bir odun parçasına at diye binen çocuk!
Başında çelik külah, sırtında plastik gocuk.

Uzaklıkları yenmiş fatih edasındasın!
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın!..

Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...
Farkında değilsin ki, Ay dünyaya bir karış

Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe!

Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kabalık;

Fezada ‘Allah diye bir şey yok’  iddiası!!!
Gel gör, kaç füzeye denk, bir müminin duası;

Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.

Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, ölümsüzlük kefili kutsi imza.

Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir, ve bizdedir Arş'a giden astronot,

Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

Bizimkiler ışığa gem vurur da binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler... 

1972”

Yazı bu kadardı, selametle…