29 Haziran 2022 Çarşamba

21:15'te Kısa Özet

Esasında yazacak çok konu var ama, sinirimizi bozmayalım. İmla hataları yazılarıma bir yenisini ekleyeyim ben.

Önceki yazılar “Sirkü Evrakları”, “Bir Tık Keyfiyet” ve “Keyfekeder Bir Tabiyet” başlıklıydı; bu da dördüncü yazımız, “21:15’te Kısa Özet”.

1. Saatte iki nokta üst üste (:) kullanmaya değinelim önce. Casio’nun veya başka markaların dijital hayatımıza kattığı, saat ile dakika arasına iki nokta koyulması “yanlış kuralı”, mutlaka bizim yazılarımızda, dilekçelerimizde veya başka yerlerde bu şekilde kullanımda bulunmamızı gerektirmiyor tabii ki. Saat 21.15 olur, saat 21:15 olmaz. Casio’ya saygılar (bu arada, “burası kasıyo, MSN var mı” ne geyikti be).

Sayılardan girmişken, ilkokulda “sıfır tam, onda bir” diye öğretilen sayı “0,1” şeklinde yazılır, araya nokta koyulmaz. Üç buçuk, “3.5” olmaz yani. Onu da ekleyeyim.

2. Dilekçelerde bayıldığım bir husus, dilekçe içeriğinde soyadların büyük harflerle yazılması. Hadi onu dilekçenin başına yaz, kim adına yazıyorsun veya kimsin. Ama “tanık Ahmet YILMAZ o sırada olay yerinde değildir” derken Yılmaz’ı bu kadar büyütmenin bir âlemi yok, hem Yılmaz soyadı herkeste var.

3. Belirtisiz isim tamlamalarında tamlanan olan kelimenin özel isim olması durumunda kesme işareti kullanımları gözüme çok çarpıyor. Burada çok hata görüyor, üzülüyorum. “2011 Türkiye’sinin”, “1982 Anayasa’sının” gibi kullanımlara rastlıyorum. Hâlbuki tamlamaya bakıldığında esasa alacağımız tabir 2011 Türkiyesi, 1982 Anayasası olmalı, kesme işareti buralardan sonra gelmeli.

4. Ülkemin bir makus talihi de şu, “ne … ne …” kalıbını doğru düzgün kullanan neredeyse yok. Bazen cümlenin gidişatından veya uzamasından ben de o hataya düşüyorum maalesef. Ama en azından yazarken dikkat edilmeli. “Kendisi bugün ne okula ne dershaneye gitti” dersin, süper. “Ne okula ne dershaneye gitmedi” dersen olmaz.

Örneğin “Ne kendisiyle ne başkasıyla bugüne kadar hiç münasebetim olmamıştır” derken cümlenin gidişatının doğru olamayacağını tahmin ediyorsun, vurgu biraz seni oraya götürüyor. Hâlbuki “ne kendisiyle ne başkasıyla bugüne kadar münasebetim oldu” demen ve yazman lazım. Burada “başkasıyla” kelimesinin vurgusu çok önemli. Bak bunu yazarken fark ettim. Yani “başkasıyla” kelimesini normal söyleyenin doğru kullanıma dönüşü imkânsız gibi bir şey, oradan dönülemeyebilir.

Bu arada bir dilekçemde bu kalıbı kullandım. “Yalnız avukat bey orada (atıyorum) ‘olur’ değil, ‘olmaz’ olacak” dedi müvekkil. Anlatmaya çalıştım, anlamadı. Kalıbı kaldırdım kalıbını seveyim.

(Yazı yayımlandıktan sonra akla gelen örnek: “Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz” hatası. Tabii o zaman “hiçbir kitap yazmaz” cümlesi ile devam edemeyecekti. Yine de Aysel Gürel’i severiz, ilk cümlenin alternatif söylemi için Karl Marx’a saygılarımızı sunarız.)

5. Bir soru: “Kısa özet” olur mu, yani doğru kullanım mıdır?

Bunun anlatım bozukluğu olduğu, özetin zaten kısa olacağı söyleniyor. Zerre katılmıyorum. Futboldan örnek vereyim, bir maçın 3 dakikalık özetini de verebilirsiniz, 15 dakikalık özetini de. Bu durumda 3 dakikalık özet, kısa özettir.

876 sayfalık bir romanın mesela, 15 sayfalık özeti kısa özettir; 230 sayfalık özeti geniş özettir, uzun özettir, her ne derseniz.

6. Bir notum da şu, “küme düşmek”. Şimdi efendim küme, lig demek. Yani küme düşmek deyince, “bir lig düşmek” demek istersen olabilir. Ama “X takım küme düştü” bana mantıklı gelmiyor. “Alt kümeye düştü” veya “kümeye düştü” de, tamam. İlla ek kullanmayacaksan “güme gitti” de, daha uygun.

Bak şimdi aklıma Kümbet ve Gümbet geldi. Sanki Gümbet, Kümbet’in Anadolu ağzıyla söylenir hâliymiş gibi… Hâlbuki Kümbet bir yayla, Gümbet Bodrum’da (Bodrum’da bu yaz lahmacun kaç lira bu arada).

Hadi bonus olsun, gamboç var ya hani bildiğimiz. O da sanki kamboçmuş da, gamboç denmiş gibi durmuyor mu? Takım elbise, ceket filan takılınca kamboç diyordum yalan yok; ama gamboçmuş işte doğrusu. Gerçi TDK Amca, gamboç diye kelime barındırmıyor bünyesinde. Biz yine de gamboç diyelim.

Giresunluların kullandığı (belki civar illerde de kullanılan) “ağzığın gıtırmağını yiyim” kalıbında ise kelime gıtırmak değil, kıtırmak; orada yanlış olmasın. Farklı anlamlara sahip olmakla birlikte, “kıkırdak” anlamında kullanılıyor burada sanıyorum kıtırmak.

Bu arada yeri gelmişken; önceki üç yazımda da, bunda da hatalarım olmuş olabilir. Önceki yazıda da biraz değindim, “atıp tutuyorsun, sen de şunu şunu yaptın” demeyin (veya deyin, ben de bakayım). Sonuçta kritik gördüğüm hatalara değiniyorum. Olacak o kadar!

İyi tatiller…