10 Kasım 2023 Cuma

Ocu Bucu Bir Kısım Hukukçular

Yargı teşkilatı herhalde, laf olsun diye, “Burada bir Yargıtay mı olsa, yanlara da Anayasa Mahkemesi mi serpiştirsek?” diye şekillenmemiştir. Hepsinin bir özelliği, bir nedeni vardır ve tarafsız, bağımsız hâkimlerden müteşekkildir. Yine herhalde; bu yapılar yıllar yıllar önce şanlı dünyamızda kurulurken, “Şurada iktidara yakın bilmemne cemaatinden birileri olsun, şurada da ‘bilmemne şehri grubu’ olsun.” diye düşünülmemiştir.

Şimdi en son yaşadığımız, bu grupçuların birbirlerine yargı üzerinden laf sokma ve güç gösterisi yapma savaşı. Olan hukuka ve hepimize oluyor tabii. Can Atalay serbest kalmalıdır. Hem davanın esası yönünden hem AYM kararı yönünden. Özetle, haklılığı yönünden.

“Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, anayasa yapma yetkisi yüce meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz”.

Bu sözlerin kime ait olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Onun değilse bile, “ocu” biri tarafından söylenecek bir söz olabilir zaten. Millet iradesiymiş. Can Atalay kimin iradesi ile seçildi? Ki Hatay’dan tek milletvekili olarak seçildi. Yani Hatay’dan tek milletvekili çıkacaktı TİP’ten, o çıktı. Yani halk Can Atalay’ı istedi ve seçti. Bitti. Sen saçma sapan iddianamelerle gerekçeli kararlarla tutukla, mahkum et, sonra milletvekili seçilsin, tahliye etme, bu husus AYM kararı ile hukuka aykırı görülsün, sonra bana İngiltere, ABD anlat, “Anayasayı öyle çok da şey yapmamak lazım” de. Haa bir de, hukukta yerli ve millilik anlatsın danışmanların, MHP’lilerin. Anlı şanlı Yargıtayımız ceza dairemiz de “yargısal aktivizm” desin. TCK m.217/A’yı bile iptal edemeyen, devletin para kazanma talebini bireyler üzerinden göstere göstere ilettiği ek MTV’yi bile uygun bulan, yine bir grubun elindeki AYM’ye diyor bunu dairemiz. Bir de şunu diyor: “Yargıdan beklenen, kanunlara, Anayasaya ve en önemlisi hukuka uygun kararlar alabilmesidir”. Bir de şunu diyor AYM için: “Anayasa ve kanunlardan üstün görmek suretiyle bir nevi Anayasa’yı uygulanamaz hale getirerek, kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır”. Bu “çözümlemeler” anlı şanlı dairemizin meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıyor tabii.

Bir de koyu renkle şunu buyurmuş şanlı dairemiz; Can Atalay’ı meclise kabul edersek, Fethullah Gülen’in, Murat Karayılan’ın ve bilumum melun, bölücü, terörist insanın da milletvekili seçilmelerinin ve TBMM’ye girmelerinin önü açılırmış. Bir şey söylerdim de, neyse… Yargıtay 3. Kıraathanesi böyle diyor sonuçta.

 “AYM de denetlenebilmeli” demiş bir “ocu”, bir o kadar da “yerli ve milli” ağabeyimiz. Tabii, hemen kuralım AYM sulh ceza hâkimliklerini. Kararlarından işimize gelmeyenleri kaldıralım. “Devrim” niteliğinde bir değişiklik daha yapalım sistemde.

Neyse, sakinleşelim. Bugün Paşamın ölüm yıl dönümü. Saygıyla anıyoruz, her şeyin farkındayız. Ocu bucu değil, hukukçuyuz. Hukukun ve hukuk devletinin ihtiyaç olduğunun da farkındayız.