29 Ocak 2019 Salı

Manevi Torunlar



Kazım Karabekir’in vefatının 71. yıl dönümünde, Karaman’ın Kazımkarabekir ilçesinde “Kazım Karabekir Paşayı Anma Programı” yapıldı.
Programa konuşmacı olarak katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı, Kurtuluş Savaşından bahsettikten ve Mustafa Kemal’le Kazım Karabekir’i birlikte andıktan sonra, sözü her “yerli ve milli” insandan bekleneceği gibi 15 Temmuz’a getirdi.
Bu kıyasa tepkiyi de, Kazım Karabekir’in o sırada salonda bulunan torunu Ferhan Ayasbeyoğlu gösterdi. Bu sırada kendisini, en az bakan kadar “yerli ve milli” olan bir görevli salondan çıkarmaya çalıştı (aşağıdaki fotoğrafta o ağabeyin sevecenliği ve vatanseverliği gözlerinden okunuyor). Neyse ki bakanımızın “bırak otursun” söylemi ile Ayasbeyoğlu özgürlüğüne kavuştu.

Ayasbeyoğlu’yu oturtan bakanımız sözlerine şöyle devam etti: “Biz 15 Temmuz’da vatanın, milletin bütünlüğü için bu mücadeleyi verdik. O gün de birçok şehidimiz, birçok gazimiz oldu. Dolayısıyla onlar da vatanın birliği, bütünlüğü, beraberliği için mücadele etmiştir (salondan alkışlar)”. Bu sözden sonra ayağa kalkan Ayasbeyoğlu’yu, bakan “milli eli” ile yine oturttu.
Sonuçta Ayasbeyoğlu tepki gösterilen, salondan atılmak istenen, bakanın daha sonra “otur, otur, otur”larına muhatap kalan ve sonra o salonu terk eden kişi oldu.
Toplantının özeti şu: “Kurtuluş Savaşı tamam iyidir, ama bizim de Kurtuluş Savaşımız var. Şşşt uzun saçlı, otur yerine, dedeni biz senden iyi biliriz, onu en iyi biz anarız, otur, otur, otur lan”.
Tam da yukarıdaki örnek cümlelere yer verirken, salonda bulunanlardan birinin tepkisine rastladım, ne kadar da güzel vermiş cevabı bakın: "O torunuysa, biz de manevi torunuyuz". Hah, işte böyle: “Sen torunsan biz de torunuz ulan”.
Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın Kazım Karabekir’i anmada işi ne, o ayrı konu. Kazım Karabekir modern şehirciliğin öncüsü bir paşa mıydı ki, bu milli bakanımızı yorduk Karaman’lara kadar? 15 Temmuz’u daha iyi anlatır, o nedenle çağrıldı desek, vatan, millet, birlik, beraberlik dışında sözü yok. Bıyığı yerli ve milli desek, aşağı yukarı herkesinki öyle. 17-25 Aralık döneminde tapesi çıktı “FETÖ mağduru” oldu desek, neredeyse tüm bakanlarımız birer “FETÖ mağduru” zaten. Neyse, herhalde diğerlerinin de söyleyecek başka bir şeyi yoktu ve çevre ve şehircilik o sıralar meşgul değildi.
Bu arada malum basının yukarıdaki gelişme ile ilgili başlıkları da şu şekilde: “Kazım Karabekir’in torunundan 15 Temmuz şehitlerine saygısızlık”, “Kazım Karabekir’in torunundan 15 Temmuz ayıbı”, “15 Temmuz konuşması Kazım Karabekir’in torununu rahatsız etti”. Malum basın da manevi torun anlaşılan.
Neyse ki, Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğu belli, 15 Temmuz’un ne olmadığı da; Kazım Karabekir’in ne olduğu belli, bakanın ne olmadığı da…