29 Mart 2022 Salı

Çağdaş Tarih Kitabımız ve Parkımız

Mücella Yapıcı Twitter’dan paylaşmış; Ortaöğretim Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabında -ki Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okutuluyor bu eşsiz eser- Gezi Parkı olayları bir başlık altında anlatılmış. Baktım yeni bir şey de değilmiş bu herhâlde, evveliyatı varmış yani.

Kitaba göre Gezi Parkı olaylarında polisin müdahalesi sonrasında gelişen olaylar hükümeti zor durumda bırakırken kamuoyunda eylemcilere dair mağduriyet algısı oluşmuş, sosyal medyada çok sayıda takipçisi bulunan bazı gazeteci ve sanatçıların mesajlarıyla parktaki kalabalık hızla artmış, eylemciler şehrin belirli bölgelerinde toplanarak kamu binalarına, bankalara ve dükkanlara zarar vermiş, gösterilerin Gezi Parkı’nın korunmasından ziyade çok sayıda projeye (3. havalimanı gibi), ülkenin birlik ve bütünlüğüne karşı yapıldığı ortaya çıkmış, olayların başlamasında her ne kadar vatandaşların çevre duyarlılığı etkili olduysa da sonradan hükümetin ekonomik alanda ve demokratikleşme alanında attığı adımlardan hoşnut olmayan kesimlerin yönlendirmesiyle olaylar farklı boyut kazanmış, bu olaylar Türk finans sistemine de etki etmiş, dolar fırlamış.

Hükümet sevici ve hükümetin zor durumda kalması ağırına gidici kitabımıza derin şükranlarımızı sunalım da; eylemcilerin yasal ve dahi anayasal haklarını kullanırken öldürülmelerinin bir mağduriyet “algısı” oluşturmasından mı bahsetmiş Sayın MEB onaylı paralel tarihli, bir o kadar Fetullah benzeri beyin yıkamasyonlu ders kitabımız, yanlış mı anladım?

Parktaki kalabalık hızla artmış, bazı gazeteci ve sanatçılar insanları parka davet etmiş, bu nasıl bir kalkışmaymış öyle, değil mi sayın kutsal kitap, hem de onaylı, sağ altında QR kodlu?

Eylemcilerin de amacı ortalığı yakıp yıkmakmış değil mi, protestoların nedeninin havalimanından “salarım üstünüze”, “yüzde 50’yi zor tutuyorum”, “çatlasanız da patlasanız da”larla hiçbir ilgisi yokmuş.

Hah şimdi oldu, ülkenin birlik ve beraberliği. Olmasaydın eksik kalırdık sayın ülkenin birlik ve beraberliği, neredeydin sen? Hadi tüm ülkece birlik ve beraberlik içinde 3. havalimanına yürüyelim, yolun onda birinde birlik ve beraberlik bozulmazsa AKP’ye oy isterim.

Bir de hükümet, hani şu AKP olan, ekonomik alanda ve demokratikleşme alanında adımlar atmış, eylemciler ondan hoşnut olmamış, ondanmış bu tantana. Gezinin amacı bizatihi antidemokratikleşme olmasın adı çağdaş kendi naçağdaş tarih kitabımız?

En sevdiğim kısma geldim, evet ekonomi. Dolar o dönem 1,85 TL iken 1,91 TL olmuştu hani; şimdi… Neyse burayı geçelim siz o sırada döviz.com’a filan bakın. Padişahın ağzından çıkan bir kelimeyle doların naradaaaan narayaa naradaaan narayaa geldiğine bakın veya.

3. havalimanı demiştik. AKP’lisi dahil herkes o yolda padişaha sövüyor. Sadece yolda da değil, içinde de. Uçak iniyor mesela, körüğe yanaşana kadar Sabiha Gökçen-İzmir uçuşu tamamlanıyor o derece. 3. havalimanı yolu ve içi padişahın kulaklarının en çok çınladığı güzergâh olabilir. Adı “3. havalimanı” değil bu arada, “İstanbul Havalimanı”. Ama bu liman İstanbul’da değil; olsun, Bahçeşehir Üniversitesi de Bahçeşehir’de değil. Haa bu arada, padişah da oraya inmiyor; Atatürk’e iniyor. “Beni o limana çıkaramazsın” diyor herhalde padişah.

Osuruktan projelerle ülkenin ne hâle geldiğini padişah da kabul ediyor, “İstanbul’a ihanet ettik” diyen kendisi. Ancak “siz İstanbul’a ihanet ediyorsunuz” diyenler, gelişime ve demokratikleşmeye karşı çıkan bozguncu fışkılar, öyle mi çağdaş Türkiyemin işkembe-i kübra kitabı?

Ayan beyan yalan söylüyorlar ve bu yalanları tarihe not düşüyorlar. Olsun, yakında tarih olacaklar.

Mor ve Ötesi ağabeylerimizin Sirenler albümünde yer alan Park şarkısı ile bitirelim:

“Dün neler mi kaybettin? / Belki zamanın yok şimdi / Gidenler geri gelmez ama / Boş yere yorulmadı kalbin

Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik

Yok, yaralara dokunmak yok / Gök de bir bize, ağaç da bir / Sabrın tükendi ama, aman / Onlara asla benzemedin

Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik

Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik

Adını bilmesem de kardeştik / Biz neye söz vermiştik? / Parka gittiğinde gül artık / Biz bir kâbusu yendik, yendik, yendik

Adını bilmesem de... / Biliyorum, söz vermiştik / Parka gittiğinde... / Biz bir kâbusu yendik”

Haa bu arada şunu da ekleyeyim: “El pueblo unido jamás será vencido”…