26 Aralık 2023 Salı

Tıkılak/Takılak I

 

Ön Not: Üniversite zamanında tekinaks.wordpress.com adında sitem/bloğum vardı. Orada Tıkılak ve Takılak bölümlerim vardı, yazılar yazardım parça parça. Belli bir konu yoktu, * işareti ile 1-2 paragraflık farklı farklı şeyler yazardım. Şimdi de öyle yapayım dedim. Net bir konu değil, öyle düşünceler, tweet’ler gibi.

* Twitter’la sohbeti kestiğimden bu tarafa sinir katsayımda ciddi düzelmeler oldu, “Aa öyle mi olmuş, haberim yok.” deyişlerim arttı ve bu “haberim olmamalar” gayet mutlu ediciydi.

Seçimler de mesela zerre umurumda değil artık. Kim aday çıkacak, kim kazanacak, Millet İttifakı bölündü ama birleşecek mi, şu bu parti aday çıkaracak mı? “Bu milletvekili şunu dedi”, “Niye o muhalif milletvekili öyle dedi ki, iktidarın ekmeğine yağ sürdü” vs. Rahmetli dedem Sebahattin Bey’in (Sebomuz) dediği gibi: “Nası bilüğsağaz öyle yapın”.

Bunları yazdıktan veya dedikten sonra da, “Ama sen de böyle yaparsan…”, “Asıl şimdi mücadele…” vs. vs. diyenler olabilir, desinler desinler. Komple bırakmadık tabii bu safları, sadece konunun Özgür Özelvari ve CHP’sel bir durumu var, o son derece gereksiz. CHP, CHP’liliğiyle kalsın, onlar iyi gayet.

Özgür Özel’le ilgili tek yorumum var bu arada. Kılıçdar’ın devamıymış, aynı şeymiş vs. değil. Yorumum şu; adamın tipi, eski fotoğraflarda çıkan, şu an ise 60-70 yaşını devirmiş amca değil mi? Yani Özgür Özel’in şu anki fotoğrafına baktığınızda otomatikman fotoğraf 90’lı, 2000’li yılların fotoğrafı gibi oluyor. Saçının siyah beyazlığından mı, tipinden mi, bakışından mı bilemedim. Adamın olduğu fotoğraflar; fotoğrafı eski, o anı nostaljik yapıyor, çok garip. Yani Özgür Özel, birinin 20-30 yıl önceki hâli gibi hep.

* Akademisyen meslektaşımız, “ibadethanenin kapısının önüne ayakkabılarınızı koyuyorsunuz, ayak kokunuzu almak zorunda mıyım, ayakkabılığa koyun” diyor; meslektaşı çekiyorlar, görüntüsünü alıyorlar, tahrik ediyorlar, linç ediyorlar, sonra TÜGVA cemaati geliyor, okulu basıyor vs. vs… Videoda Müslüman şahıs, ayakkabı ile girilen yer için “psikolojik sınırım” diyor bu arada. Lan senin psikolojin ne ki sınırın ne olsun. Bir de Kuran’dan ayet okumaya çalışıyorlar hocaya, hoca istemiyor.

Bir de bu var tabii; geçen aylarda kitapçıda görmüştüm, “Ateistlere cevaplar” gibi bir kitaptı. Cevapları Kuran’dan ayetlerle anlatmaya çalışıyor yazar. Lan zaten onu kabul etmiyor adam, oradan ne okuyorsun?

* Sevgili Arsız Ölüm - Dirmit oyununu tiyatroseverlere tavsiye ederim. Nezaket Erden’in tek kişilik oyunu, Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm kitabından uyarlanmış, uyarlayan da Nezaket Hanım’la eşi Hakan Emre Ünal. Gerçekten sahnede devleşip karakterden karaktere, duygudan duyguya giriyor Nezaket Hanım. Oyun sonrası selamında da adının hakkını veriyor, alkışı bol olsun.

Oyunu Ses Tiyatrosu’nda izlemek duygulandırdı tabii, ölümsüz Feranabi’nin her zerresinde emeği olan bu tiyatroda böyle güzel bir performansı görmek de mutlu etti öte yandan. Teşekkürler Nezaket Hanım, Hakan Emre Bey.

* Değerli ağabeyim Hasan Gören’in dördüncü kitabı Eşikteki Kadın da tarafımca tavsiye edilir. Kitabın anlatıcılığını sohbet havasında yaptığı (bu husus ayrıca hoşuma gitti) bu kitabında Hasan Ağabeyim sürüklüyor okuyucuyu. Okuyun, okutturun. İlk kitabı Zan’dan da başlayabilirsiniz okumaya, sonra Altı Yaprak Üstü Bulut, Balıksırtı, öyle gidersiniz…

* Bir arkadaşım paylaştı, rakı kokteyli varmış. “Yeni nesil rakı” herhâlde. Zaten “yeni nesil” olarak nitelendirilen şeylerin %99’una karşıyım (%1’lik pay bırakayım hadi), buna haydi haydi karşıyım. “Rakı içme adabı” geyiğinden bağımsız olarak -ki geyiktir o, o kadar da ciddiye almayalım, kutsamayalım rakıyı- rakının kokteyle konu edilmesi son derece üzdü. Yeni nesil tatlarınızı soğuk baklava gibi antin kuntin şeylerde deneyin sayın “gurmeciler”. İleriye açık olmamaksa ileriye açık olmamak, gericilikse gericilik. “Atatürk milliyetçiliği” gibi bir şey vardı değişik değişik söylemler vs., kokteyle karşıysam bu da “rakı gericiliği” olsun, haydi bakalım.

* Bir ara da 90’lar geyiği vardı tabii. Zamanında Okan Bayülgen bir programında işlemişti bunu, sonra tuttu, haydi 90’lar partisi yapalım vs. Bitmedi bu geyik, ülkenin bir yerlerinde 90’lar partileri yapılıyor hâlâ. Fetiştir, gereksizdir. 90’lar deyince akla Mansur Ark, Ragga Oktay, Grup Vitamin gelmesi de saçma; zira 90’larda çok az yer kaplar bu ağabeyler. Neyse; anlata anlata çok zaman yoruldum, yola geldim ben de sizin oldum.

* Son yıllarda baktım ki, Aralık sonunda yeni yıla yönelik yazılar yazmışım, dilek milek işine girişmişim. Acayip gereksiz olduğunu fark ettim, hem de çok acayip. İnsanın kendini düzeltmesi gerekir bazen. Düzelttim.

Okuyanlara teşekkürler…