Dünya
kupaları güzeldir; futbolda olduğu kadar, futbolseverlerde de bir döneme
tanıklık eder.
1994
Dünya Kupası’nda Roberto Baggio’dur aklıma tek gelen. Dünya kupalarına gerçek
anlamda sirayetim ise 1998 yılına denk gelir.
1998
Zidane, 2002 “bir oluruz yolunda, hadi bastır gönüller coşsun”, 2006 yine
Zidane (malum kafası), 2010 Vuvuzela, 2014 Almanya’nın 7-1’lik Brezilya
galibiyetidir benim için.
1998’in
bir döneminde Akçaabat Karayolları Lojmanlarında ilkokul yaz tatili, final
maçının yakınımızın sünnet düğününe denk gelmesi (ben baba olsam çocuğumun
sünnet düğününü dört yılda bir yapılan dünya kupası finaline denk getirmem),
henüz tanıştığımız bilgisayarda “Fifa 98 - Road To World Cup” oyununu oynama, Blur’un
“yii huu” şarkısı (canınız çeker diye şarkıyı koyuyorum aşağıya; yazıları e-posta
ile okuyan aboneler videoları göremiyor, siteye girmeleri lazım, bilgilerine),
2002’de
Giresun Yoma’da futbol, köfte, fındık bahçesi üçgeni (yine Fifa’nın “Dünya
Kupası Özel” oyununu ve şutlarda ateş saçan abuk topları analım),
2006’da
bir üniversite öğrencisinin ilk memleket tatili, Brezilyalı gençler gibi plaj
futbolu,
2010’da
üniversite mezuniyeti telaş ve heyecanı,
2014’te
de meslekte birkaç yılın doldurulması, elin az biraz ekmek tutması.
2018’e
de “yeni medeni hal”de birkaç yılın doldurulmasını ekleyelim yeri gelmişken.
2022,
2026 ve müteakip yılların hatırı sayılı değişiklikler getireceği muhakkak. Malum,
dört yıl az buz değil.
Özetle
dünya kupaları, bu yukarıda saydıklarım; akılda kalan enstantane veya oyuncular
ile hayatınızın bir dönemidir.
Üçüncü
olarak dünya kupaları Panini’dir, çıkartmalarla Panini Dünya Kupası Albümünü
tamamlamaya çalışmaktır, arkadaşına fazla çıkartmalarını vermelerindir, ondan
fazla çıkartmalar beklemendir, “sende çıktı mı lan Griezmann”dır, “arkadaş ne
Matuidi’ymiş her pakette çıkıyor şerefsiz”dir. Ve tabii ki, ilerleyen yaşına
rağmen Panini’nden utanmamaktır (gerçi yalan yok, geçen hafta akranlarımla dolu
D&R kuyruğunda bir kutu Panini çıkartmasını gizlemeye çalışmış olabilirim: “ne
yani, yeğenime alamaz mıyım”).
Dördüncü
olarak dünya kupaları, kupalara özel üretilmiş toplardır. Bu seneki “düşük çözünürlüklü
görünümlü” Telstar 2018 epey hoşuma gitti (yazının fotoğrafında gördüğünüz top).
“Telstar” da dekoder ismi değil mi bu arada?
İlk
cümleme döneyim, “dünya kupaları güzeldir”. 2018 güzel maçlara sahne olsun.
Not:
Tamam dünya kupaları, anılar, Panini’ler iyi de, Hollandasız İtalyasız kupa mı
olur lan?
İyi
seyirler…