Bahis
programlarından anlık maç takip eder gibi dolar kuru takip eder olduk.
“-
Merhaba nasılsın?
-
İyidir dolar 6,55 olmuş sen nasılsın?
-
İyi ne olsun ya, şimdi 6,40’a indi”.
Türk
Lirası değer kaybedince: “gelişmemizi istemiyorlar, onların doları varsa bizim
Allah’ımız var”…
Değer
kazanınca: “büyük oyunu bozduk, Allah kitap peygamber”…
Her
iki durumda da siyasiler nezdinde sıkıntı yok; Allah stabil.
Gerçi
bu satırları yazarken 6,05 TL olan dolarımız (kim bilir siz okuyunca kaç
olacak), bundan bir ay önce 4,79’muş. O dönem gelişmememizi daha az
istiyorlarmış demek ki.
“Beni
seçin doların eridiğini göreceksiniz” ise siyasetçi masalı. Kimse inanmamıştı
zaten. Olur da biri “neden dolar coştu” diye sorarsa cevap belli: “O Amerikalı
köpek yüzünden”. O kadar…
Türk
Lirasının değer kaybetmesinin iş dünyasında da önemi yok. Damadın
açıklamalarından sonra Güler Sabancı’nın gereksiz jest ve mimiklerini
görmediniz mi? Sanırsınız Berat’ı değil, Josh Holloway’i anlatıyor. Sabancı’nın
üslubu salt korkudan değil tabii ki. Onlara hiçbir şey olmaz çünkü.
“Yerli
ve milli” siyasilere ise hiçbir şekilde hiçbir şey olmaz. Neden açtıkları anlaşılamayan
döviz hesaplarındaki tüm dolarları 7 TL’den bozan “milliyetçi” hareket mesela.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da kazançlılar. Türkiye’nin yoluna baş koymak,
düzlüğüne yokuşuna ölmek, anonim şirket gibi hareketleri gerektirebiliyor
bazen.
En
güzeli de “hepimiz aynı gemideyizciler”. Ne zaman “aynı gemi” edebiyatı
duyarsanız, oradan kaçın. Çünkü “hepimiz aynı gemideyizciler” iktidar
yanlılarının “bakın o da muhalif ama bize destek oluyor, siz vatan hainliği
yapıyorsunuz, mesele ülkemiz, birlik ve bütünlüğümüz anlamıyor musunuz” sözleri
ile destek verdiği, kof vatanseverlik kuşanmış, sözde demokratlar.
Mesela;
görevleri arasında, “meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanun ve
meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak” bulunan, ancak
kendisi seyyah olup diyar diyar gezmekle ve özçekimli videolarını paylaşmakla
meşgul Barolar Birliği Başkanı meslektaşımız Metin Feyzioğlu, sert bir dille
“hepimiz aynı gemideyiz” açıklamaları yapıyor, doların yükselmesine sevinenleri
“vatan haini” ilan ediyor.
“Birlik
olursak bizi hiç kimse yıkamaz” cümlesini de kızgın bir ifadeyle söylüyor
Feyzioğlu. Peki avukatlık onuru, hukuk güvencesi, yargı bağımsızlığı? Birlik
olursak onu da yıkamazlar. Yıkan onlarsa? Yıkmazlar, yıkmazlar, aynı gemideyiz
niye yıksınlar?
Hem
birlik mi? Biz ne zaman birliğe dahil olduk ki? Hala inanıyor musunuz böyle kof
sözlere? “Neden böyle olundu?” sorusu yasak. “Hükümetimizin yanındayız, birlik
ve beraberliğimizi kimse bozamaz”, o kadar.
İş
Bankası’nın kelli felli Genel Müdürü de, “Bu ülkenin sadece refahını paylaşmak
için mi bir araya geldik biz? Sıkıntıları birlikte göğüsleyeceğiz” diyor. Refah
paylaşmak mı?
Perinçek
de iki gemiden söz etmiş; birinci gemi ABD’nin gemisi, ikinci gemi de ABD
karşıtı Erdoğan’ın gemisiymiş. Okyanusu yüzerek geçmek bu iki ihtimalden daha
uzun ömür vadediyor sanki.
Bir
de Erdoğan, 2015’ten bu yana ABD’ye karşı duruyormuş. ABD-Türkiye ilişkilerinin
hiç olmadığı kadar iyi olduğundan gururla bahseden medyamızı unutmadık halbuki.
Neyse, “Erdoğan hep ABD karşıtı bir antiemperyalistti, dik duruyor, gerisini
karıştırmayın”.
Dış
politikamız, üç gün öncenin “hain ve nankörü” Katar Emirinin, bu hainlik ve
nankörlükten üç gün sonra “işte dostluğun fotoğrafı” başlığı altında Reise
sarılması gibi... 15 milyar dolar gelmeseydi Reisimiz sıkı bir Katar karşıtı olacak,
“Yavru Katar” Trabzon’da karışıklık filan çıkacaktı. Neyse “dolarlar” geldi ya,
önemli olan o; şeyhimiz din kardeşimizdir. Ya Allah Bismillah Allahu Ekber!
Hükümetin
hiçbir zaman yanında yer almayan, hiçbir şekilde iktidarın nimetlerinden
nemalanmayan ve hiçbir zaman da ABD’ye sempati beslemeyen milyonlara
teessüflerimle, tüm müslümanların, daha da önemlisi Katar Emirinin bayramını
kutlarım. “Milli gemimiz” ona minnettardır.