Yukarıda
gördüğünüz cümle, herhangi bir yere, ne bileyim bir emlak bürosuna veya bir
“millet” kıraathanesine değil; genç dimağları geleceğe hazırlayan, bu dimağlara
en azından cümle kurmayı, kendini ifade etmeyi öğretmek mecburiyeti olan bir
eğitim-öğretim yuvasının, bir lisenin anlı şanlı duvarına çakılan bir yazı:
“Merhamet ‘öğle’ bir dildir ki, ‘sağırda’ işitebilir, kör de okuyabilir”.
Bu
sözü söylediği iddia edilen Mark Twain’in bu dönemde yaşasaydı ve kendisine yazın Türkiye’de
bir hafta Türkçe öğretselerdi daha iyisini yazabileceği bir cümleyi, sırf o kendi
dilinde söylediği ve bu yazıyı oraya çakanlar Türkçe bilmediği için oraya
nakşetmek kendisine yapılan en büyük haksızlık.
Okul
görevlilerinin, mesela müdürünün Türkçe bilmediği veya “biz bu yazıyı buraya koyduk da, acaba Türkçe öğretmenimize
bunu bir göstersek mi?” diye düşünmediği, daha kötü ihtimalle, Türkçe
öğretmeninin bu yazıyı görüp de mini mini birlere ders vermeye devam ettiği
Türkiye Cumhuriyeti’nin okulunda eğitim sistemimizi “iyi midir, kötü müdür” diye tartışmaya devam edelim.
Bugün yarın üniversiteye girmek, geleceklerini kazanmak için soğuk terler döken pırıl pırıl çocuklarımız var. O sınavları öğrencilerimiz geçer; peki ya üniversiteye öğrencilerini sözde hazırlayan okullarımız, o sınavı geçer mi, yoksa “öğlesine” eğitim mi verir?
Takdir sizin, iyi tatiller...