“Egemenlik ve yasalar, her bireyin özel
özgürlüğünün küçük parçalarının yalnızca bir toplamıdır. Egemenlik ve yasalar,
bireylerin iradelerinin birleşmeleriyle oluşan genel iradeyi temsil eder. Böyle
bile olsa, kendini öldürme yetkisini başka insanlara bırakmayı kim ister ve kim
göze alır ki? Bütün değerler arasında en büyüğü, en kapsamlısı, en üstünü olan
insan yaşamı, her insanın özgürlüğünün küçük bir özverisi olan küçük bir
parçası içinde nasıl sığdırılabilir ki? Eğer bu böyle olsaydı, öbür ilkeyle, yani
insanın kendini öldürme hakkı bulunmama ilkesiyle bu nasıl bağdaşabilirdi? Eğer
başkasını öldürme hakkı, bir başkasına ya da bütün topluma tanınabilseydi,
insanın kendini öldürme hakkının da olması gerekirdi”.
Cesare Beccaria[1] (1764)
“Sizinle bu meydanda, külliyede 15 Temmuz sonrası
hani o 29 geceniz var ya... Son gece burada yine toplanmıştık değil mi? Burada
konuşmuştuk, sizler 'İdam, idam, idam' demiştiniz. (…) Parlamentodan geçti
benim önüme geldi, ben bunu onaylarım. Eğer olmadı bir halk oylaması da onun
için yaparız. Öyle mi? Şehitlerimizin katillerini bizim affetme yetkimiz
yoktur, karar merci millettir, inşallah bunu yapacağız”.
Recep Tayyip Erdoğan (2017)
"Ben kesin net bir şey söyledim. Eğer
parlamentomuz bu konuyla ilgili kalkar da idam kararı verirse ben bunu
onaylarım. Hiç düşünmem. Bu konuda vicdanım da rahattır. Çünkü yavrusunun
gözleri önünde öldürülen bir annenin hakkı ağırlaştırılmış müebbetle ödenmez”.
Recep Tayyip Erdoğan (2019)
Burada
ölüm cezasının caydırıcı olup olmadığı, geri dönülemezliği, ülkemizde adaletli
şekilde verilip verilemeyeceği vs. üzerine konuşmaya gerek yok. Yukarıdaki
sözler, bu sözlerin yılları ve bu sözleri söyleyenler; bizlere yeterince fikir
veriyor. Bu sitede de durmuş olsun bunlar, arada bakarız.
[1] Cesare Beccaria, Suçlar ve Cezalar Hakkında, 2.
Baskı, Çeviren: Sami Selçuk, İmge Kitabevi, Ankara, 2010, s.135-136.