Maske dağıtılamadığı gibi, aşı
da tedarik edilemiyor, aşılanamıyoruz. Ülkeyi kapatıyoruz, açıyoruz, kapalıyken
aşılanamıyoruz. Açıldığımızda aşısızız, odalarda ışıksızız, ışığı açıyor,
dışarı çıkıyoruz, temas ediyoruz, kapıyoruz. “Şu tarihe kadar aşılanacaksınız”
deniyor, o tarihe kadar aşılanamıyoruz. Daha sonra “zaten dozlar arası
uzatılabiliyor” deniyor. Net GYA bu da, neyse.
Sokağa çıkma yasaklarımız var
malum. Akşam 7’den sonra sokağa çıkmak yasak. Önceden de akşam 9’dan sonra
sokağa çıkmak yasaktı. Ancak 9.30’da, 10’da millet dışarıdaydı İstanbul’da;
şimdi de 7.30’da, 8.30’da millet dışarıda. Evlerine dönüyor insanlar herhalde.
Sorsak onlara, “sokağa çıkmıyoruz ki, sabahtan beri dışarıdayız zaten, sokağa
çıkmak diye bir şey yok, sokaktan eve dönmeye çalışmak var” derler ve bu
insanlar, yerden göğe, E-5’ten Minibüs Caddesi’ne kadar haklılar.
Tam kapanıyoruz, iki adet A4
kağıdını dolduracak şekilde istisnai kesim açıklanıyor. Sen dışarıdasın, herkes
dışarıda. Araçla çıkmışsın, herkes araçla çıkmış. Soruyorsun, herkesin
gaydirigubbak belgesi var, herkes o belgeyle çıkabiliyor. “Haa tamam geç”
deniyor gaydirigubbak belgelilere. Cenazeler kotalı; ama kotayı koyanlara
kotasız. Hukuk devletinde kuralı koyanlar da kurala uymak durumunda; genelge
devletinde genelgeler, genelgeyi koyanların umurunda değil. “Ne yani, bize de
mi genelge?”
Krizden fırsat, kısıtlamadan
şeriat çıkaran aziz devletimiz 17 günlük alkol yasağı getirdi. Öyle bir yasak
ki, kimin getirdiği belli değil, baksanız öyle bir yasak yok, markete gitseniz
market 17 gün “alcohol free alışverişler” diliyor. Zabıta bizim büfeye
“satmıyorsun değil mi alkol” diye sormuş geçende. “Satmıyorum abi” demiş
büfeci. Peynir ekmek gibi satıyor, ben de peynir ekmek gibi alıyorum, var mı?
GYA’cılarımız da “eee stok yapın
o zaman” diyor, salaklarımız da “ABD’de de yasakmış” diyor. ABD’de de Biden
hükümeti “dindar bir nesil istiyoruz, kiliseler kışlamız, haçımız miğfer,
ciğzıslarımız asker” sloganlarıyla Maryland Merkez Kilisesi bahçesinde yüz binlere
seslenirken halka donut dağıtıyordu ve “kafası kıyak nesil istemiyoruz” diyerek
muhalefet liderine çatıyordu. Halk sağlığını kilise önlerinde, primary school
açılışlarında kalabalık törenler yapacak kadar düşünen Biden, aynı zamanda
Virginia’nın en önemli tarikat liderlerinden, Joseph Smith yandaşı Mormon James
Aleyhisselam’ın cenazesinde binlerle bir araya geldi, Saidi Nurse’ün
öğrencilerinin yaptırdığı hayır kurumlarını ziyarete gitti, burada da on
binleri topladı, “maşallah a bevy of and ‘lebalebese’ people” diyerek halka
teşekkür etti.
Hukukçular da bir yandan şu
soruya cevap arıyor: “alkol satışı yasaklanabilir mi?” Bu soru ile “zeytin
satışı yasaklanabilir mi?” sorusunun değeri ve cevabı aynı. Yobazlar da hemen
şunu söylüyor, “içmeyin canım, ölür müsünüz”. Yobaz olduğu kadar çirkin ağabey,
sen konuşma, konuşmazsan ölür müsün? Haa bu arada yobaz ağabey, sen aşılandın
mı?
“Ulan zaten eve tıkıyorsunuz,
evde ne yiyip ne içeceğimize nasıl karışırsınız?” diye soran pek az. Kural şu:
“evde kalın, evde de şunları şunları yapın”. Tamam emredersiniz şunları şunları
yapalım da, aşı işi ne olacak? “Aziz milletim, 17 gün boyunca evinizde
kalmanızı, yemeklerinizde tereyağı yerine ayçiçeği yağı kullanmanızı, çayı da
şekersiz veya iki şekerli değil, tek şekerli içmenizi istiyor, aksi takdirde
hakkınızda yasal işlem uygulanacağını belirtmek istiyorum. Bu arada, Ramazan
dolayısıyla 10 yaş ve altındaki ve tabii ki üstündeki çocuklara çikolata
verilmeyecektir. Bok yesinler. Gereğini rica ederim”.
Bir versiyon da şu, “ben
içmiyorum ama bu yasağa karşıyım”. Allah ve Ciğzıs senden razı olsun güzel
kardeşim. Ben de çikolatadan hazzetmiyorum, herkesin çikolata yiyebilmesi için
ciğerimi veririm. Zaten bir cümleye “ben … ama” ile başlıyorsan, yüzde doksan
dokuz tırt bir açıklama yapıyorsundur.
Neyse; kapanma günlerinde trafikte görüşmek üzere, kafanız ayık, deryanız yanık olsun.