Paylaşılan malum videolardan sonra Google’a girelim ve yazalım: “Susurluk olayı nedir, Susurluk olayında neler olmuştur?” Hemen tartışalım bir de peşinden; “ikinci bir Susurluk mu bu” vs. diye.
Susurluk
1996’da, “when I was in elementary school” yaşanmış bir hadise. Aradan geçmiş yirmi
beş yıl, schoollar schoolları kovalamış, iş aş eş virüs Haydar Baş derken ilk
kez yeni bir olay yaşanmış öyle mi?
Bir
çırpıda çıkar şimdi burada 17-25’ler, arkada Türk bayraklı A Haberli Zarrablar,
Mit Tırları, 2015 seçimleri, “400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün”ler, “istikşafî”ler,
mühürsüz oylar, pusulalar, Fethullah Enişte ile bağlantılar, tarikatlarla
ilişkiler, vakıflar, dernekler, yurtlar, müteahhitler, milletin malına,
arsasına çökmeler vs. vs.
Ama
hayır; biz “Susurluk’tan sonra Peker” diyelim. Pekmez sayın arkadaşlar…
Tabii
açıklama sahibi Peker şimdi beğenilmediği için hemen karşı açıklamalar yapıldı;
suç örgütü liderliği, mafyalığı, pisliği, FETÖ’cülüğü kalmadı. Zamanında aynı
mahallede onunla neler yapıldığı, ona neler yaptırıldığı malum, kanda duşları
vs. de unutmuş değiliz, esasında oralarda da fetösel bir “ne istediler de
vermedik” var ama konu o değil; “o zaten şöyleydi, böyleydi” türü açıklamalar kestirme
yol.
Yahu
güzel kardeşim (Altan Erkekli gibi söyledim, “radyoda Zeki Müren şarkı
söylemiyor mu” şeklinde devam edebilir); CHP’li yapsa “o zaten cehapeli”, İyi
Partili yapsa, “o zaten Meral Ablacı, proje, FETÖ METÖ”, MHP’li yapsa “Meral
Ablacı olmuş, D’si büyük ve küçük devlete hıyanet”, eski AKP’li yapsa, “o zaten
davamıza ihanet mihanet”, yeni AKP’li yapsa “gereken yapılır, FETÖ yanı
başımızdaymış”, HDP’li yapsa “o zaten PKK’lı”, HDP’siz yapsa “o zaten milletin
değerleri meğerleri bilmemneli”. E kim yapacak o zaman? Herhâlde bir Erdoğan derse
kabul edeceğiz bu açıklamaları. O zaman da “kandırmışlar benim güzel reisimi”
deyip başa döneceğiz. Yine kötü cehape olacak, hepsi HDPKK’lı vs. olacak.
Bir
bilmemnere atasözü der ki, “bir dönem iyi geçinen iki insan kanlı bıçaklı
olduktan sonra, birinin diğeri aleyhine söylediği her şey doğrudur” (var mı
böyle bir atasözü bilmiyorum, ama bence olmalı, milyarlarca yıllık bir dünya
kültürü sonuçta).
Gerçekleri
biliyoruz hâlbuki. Gerçekler; Dubai’den, üzeri kitaplı, tespihli, zülfikarlı
masalara, kafam kadar yüzüklü parmaklara muhtaç değil. O nedenle “aaa”lık durum
yok. Sadece “şu da varmış” diyoruz o kadar. “Suavi de amma sakal yaptı bu hafta”
demiyoruz sonuçta. Bir etki yok anlayacağınız.
O
mahalleyi de pek etkilemez bunlar tabii; vatan, millet, beka, terörle mücadele densin,
“öyle ya” der o mahallenin muhtarları. Sonuçta genel olarak etki diye bir
şeyden bahsedemeyiz. Sadece keyifli oluyor o mahalleden insan sinirlenince,
hoşumuza gidiyor herhâlde naçizane. TRT’de özel program yaptırmışlar adama
baksanıza, etki o. TRT de bizim TRT’miz zaten. Elektrik faturasında 1, 2
liracık veriyoruz, olacak o kadar.
Susurluk’la
başlayıp “olacak o kadar” da demişken, aklıma Olacak O Kadar’ın bilgi yarışması
skeci geldi. İnternette bulamıyorum, bulursam sevineceğim, siz bulup da bana gönderirseniz
daha fazla sevineceğim (niye “daha fazlaysa”). Biri genç biri yaşlı iki çift
bilgi yarışmasında. Sunucu Ali Sürmeli diye hatırlıyorum; yaşlı çift Levent
Kırca ve muhtemelen Zeynep Tedü’den, genç çift de Ahmet Çevik ile
hatırlayamadığım bir genç kadından oluşuyor, Ebru Kural olabilir. Her bir soruda
bir yöreye ilişkin bilgiler soruluyor. Sorulardan biri kazayı (Susurluk), biri Madımak
Oteli yangınını (Sivas), biri cezaevi olaylarını (Diyarbakır) içeriyor, başka
sorular da olabilir. Yaşlı çift bilmiyor; taze beyinler anında yanıtlıyor.
Levent Kırca da “biz Susurluk’u ayranıyla, Diyarbakır’ı karpuzuyla, Sivas’ı
türküleriyle, ozanlarıyla biliriz; siz bu ülkenin içine etmişsiniz” vs. diyerek
ayrılıyor yarışmadan, bitiyor skeç. Öyle yani…
Neyse,
ne diyorduk, evet Susurluk, Susurluk’tan sonra de Peker, aynen kardeşlerim (bu “kardeşlerim”i
de Pekervari söylemle alabilirsiniz).
Çeksin
yeni videolar, ülkenin kafası dağılsın. Çünkü ülkenin kafası çok net, dağılmaya
ihtiyacı var; pekmez ama evet!