Mücella Yapıcı Twitter’dan paylaşmış; Ortaöğretim Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabında -ki Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okutuluyor bu eşsiz eser- Gezi Parkı olayları bir başlık altında anlatılmış. Baktım yeni bir şey de değilmiş bu herhâlde, evveliyatı varmış yani.
Kitaba göre Gezi Parkı olaylarında polisin müdahalesi
sonrasında gelişen olaylar hükümeti zor durumda bırakırken kamuoyunda
eylemcilere dair mağduriyet algısı oluşmuş, sosyal medyada çok sayıda takipçisi
bulunan bazı gazeteci ve sanatçıların mesajlarıyla parktaki kalabalık hızla
artmış, eylemciler şehrin belirli bölgelerinde toplanarak kamu binalarına,
bankalara ve dükkanlara zarar vermiş, gösterilerin Gezi Parkı’nın korunmasından
ziyade çok sayıda projeye (3. havalimanı gibi), ülkenin birlik ve bütünlüğüne
karşı yapıldığı ortaya çıkmış, olayların başlamasında her ne kadar
vatandaşların çevre duyarlılığı etkili olduysa da sonradan hükümetin ekonomik
alanda ve demokratikleşme alanında attığı adımlardan hoşnut olmayan kesimlerin
yönlendirmesiyle olaylar farklı boyut kazanmış, bu olaylar Türk finans
sistemine de etki etmiş, dolar fırlamış.
Hükümet sevici ve hükümetin zor durumda kalması ağırına
gidici kitabımıza derin şükranlarımızı sunalım da; eylemcilerin yasal ve dahi
anayasal haklarını kullanırken öldürülmelerinin bir mağduriyet “algısı”
oluşturmasından mı bahsetmiş Sayın MEB onaylı paralel tarihli, bir o kadar
Fetullah benzeri beyin yıkamasyonlu ders kitabımız, yanlış mı anladım?
Parktaki kalabalık hızla artmış, bazı gazeteci ve sanatçılar
insanları parka davet etmiş, bu nasıl bir kalkışmaymış öyle, değil mi sayın
kutsal kitap, hem de onaylı, sağ altında QR kodlu?
Eylemcilerin de amacı ortalığı yakıp yıkmakmış değil mi,
protestoların nedeninin havalimanından “salarım üstünüze”, “yüzde 50’yi zor
tutuyorum”, “çatlasanız da patlasanız da”larla hiçbir ilgisi yokmuş.
Hah şimdi oldu, ülkenin birlik ve beraberliği.
Olmasaydın eksik kalırdık sayın ülkenin birlik ve beraberliği, neredeydin sen?
Hadi tüm ülkece birlik ve beraberlik içinde 3. havalimanına yürüyelim, yolun
onda birinde birlik ve beraberlik bozulmazsa AKP’ye oy isterim.
Bir de hükümet, hani şu AKP olan, ekonomik alanda ve
demokratikleşme alanında adımlar atmış, eylemciler ondan hoşnut olmamış,
ondanmış bu tantana. Gezinin amacı bizatihi antidemokratikleşme olmasın adı
çağdaş kendi naçağdaş tarih kitabımız?
En sevdiğim kısma geldim, evet ekonomi. Dolar o dönem 1,85
TL iken 1,91 TL olmuştu hani; şimdi… Neyse burayı geçelim siz o sırada
döviz.com’a filan bakın. Padişahın ağzından çıkan bir kelimeyle doların naradaaaan
narayaa naradaaan narayaa geldiğine bakın veya.
3. havalimanı demiştik. AKP’lisi dahil herkes o yolda
padişaha sövüyor. Sadece yolda da değil, içinde de. Uçak iniyor mesela, körüğe
yanaşana kadar Sabiha Gökçen-İzmir uçuşu tamamlanıyor o derece. 3. havalimanı
yolu ve içi padişahın kulaklarının en çok çınladığı güzergâh olabilir. Adı “3.
havalimanı” değil bu arada, “İstanbul Havalimanı”. Ama bu liman İstanbul’da
değil; olsun, Bahçeşehir Üniversitesi de Bahçeşehir’de değil. Haa bu arada,
padişah da oraya inmiyor; Atatürk’e iniyor. “Beni o limana çıkaramazsın” diyor
herhalde padişah.
Osuruktan projelerle ülkenin ne hâle geldiğini padişah da
kabul ediyor, “İstanbul’a ihanet ettik” diyen kendisi. Ancak “siz İstanbul’a
ihanet ediyorsunuz” diyenler, gelişime ve demokratikleşmeye karşı çıkan
bozguncu fışkılar, öyle mi çağdaş Türkiyemin işkembe-i kübra kitabı?
Ayan beyan yalan söylüyorlar ve bu yalanları tarihe not
düşüyorlar. Olsun, yakında tarih olacaklar.
Mor ve Ötesi ağabeylerimizin Sirenler albümünde yer alan
Park şarkısı ile bitirelim:
“Dün neler mi kaybettin? / Belki zamanın yok şimdi / Gidenler
geri gelmez ama / Boş yere yorulmadı kalbin
Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü
gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik
Yok, yaralara dokunmak yok / Gök de bir bize, ağaç da bir
/ Sabrın tükendi ama, aman / Onlara asla benzemedin
Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü
gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik
Adını bilmesem de kardeşsin / Biz neye söz vermiştik? / Yüzümü
gördüğünde gül artık / Biz bir kâbusu yendik
Adını bilmesem de kardeştik / Biz neye söz vermiştik? / Parka
gittiğinde gül artık / Biz bir kâbusu yendik, yendik, yendik
Adını bilmesem de... / Biliyorum, söz vermiştik / Parka
gittiğinde... / Biz bir kâbusu yendik”
Haa bu arada şunu da ekleyeyim: “El pueblo unido jamás
será vencido”…