Depremin ardından açıklama yapıyorsun, herkes seni merak ediyor,
sen de şu suratla ve çocuk azarlar gibi bir ifadeyle fırçalıyorsun yine
milleti. Evladını, annesini, babasını, yakınlarını kaybedenlere “adi, şerefsiz,
namussuz” diyebiliyorsun. Bir de defterin varmış, tutuyormuşsun onu. Halk da tutuyor
defterini…
Yancın da tutuyormuş hesap; statlardaki “hükümet istifa”
sesleri de gücüne gitmiş, seyircisiz oynanmasını istemiş maçların, bırakmış da Beşiktaşını.
Bıraksın, sakın tutmasın. Halk da yazıyor onun ne olduğunu ve ne olmadığını bir
tarafa…
Siz; önden “dizayn” edemediğiniz, kurgulayamadığınız, “Ahaberleyemediğiniz”
her bir ortamda, her bir insan kalabalığında sizden bıkan, sizi istemeyen sesler
ve nefesler göreceksiniz. Daha önce de görüyordunuz hoş; ama şimdi sizi sadece sevmeyen
değil, sizden rahatsız olan, size tiksinerek bakan insanlar göreceksiniz
karşınızda.
Biraz geç oldu evet; ama gidişiniz pek yakın, Kızılayınız,
AFAD’ınız, ilahiyatçı, Allahü Ekberci nice kadrolarınızla, suratsız
bakanlarınızla, müteahhitlerinizle, “geri dönüşümlü” yardımlarınızla, sözde
tıraş edemediğiniz o sakallarınızla, o sakalların hemen üstünde badem bıyıklarınızla
gidiyorsunuz, az kaldı…
Bu halk sizi, her şeye rağmen, mesela basiretsiz muhalefete rağmen
gönderecek, az kaldı…
O kadar.