Klasiktir, her yıl cumhuriyet videoları paylaşılır
televizyonlarda, sosyal medyada, gözlerden yaş gelir hatta bazılarında.
“Biz cumhuriyetimize, Atamızın mirasına sahip çıkıyoruz,
onun içindir ki…”
“Biz, cumhuriyetle aynı yaştayız, 1923’ten bu yana,
Türkiye’ye hizmet etmeye…”
“Bu toprakların kıymetini bilen, yıllardır ülkeye hizmet
eden…”
“Cumhuriyetin emanet edildiği gençlere desteğimizi…”
“Atatürk’ün haklar verdiği kadınlarımıza, cumhuriyet
ışıklarıyla…”
Hay maşallah!
Madem herkes bu kadar Atatürkçü, cumhuriyetçi, haklar
hukuklar havada uçuşuyor. Bu ülke nasıl bu hâle geldi, bilen eden var mı? Ben anlamadım.
On yıllardır gericilikle, darbelerle, çıkarcı ve suçla
bağlantılı hükümetlerle yaşamışız; ülke bir din devleti hâline gelmiş,
şirketler de hükümetlere önayak olmuş veya destek atmış, herkes kendi menfaatinin
peşinde, riyakârlık diz boyu; ama söze gelince Atam, cumhuriyet, bayrak vs. vs…
Herkesin daha da “cumhuriyetçi” olduğu şu günlerde, şu
videolar bitsin de önümüze bakalım. Göremiyoruz gerçi önümüzü pek. Ama olsun.
Şimdi herkes bir özelliğinden bahsediyor Atatürk’ün veya Atatürk’e bir sıfat yakıştırıyor. Daha doğrusu herkes, kendine yakın gördüğü özelliğini ön plana çıkarıyor paşamızın. “Büyük milliyetçi Atatürk, “Bozkurt Atatürk”, “devletçi Atatürk”, “Mareşal Atatürk”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni dualarla açan Atatürk”, Bırakınız…
Cumhuriyet, Atatürk’ün devrimci olmasından dolayı kuruldu,
işbirlikçi otoriteye boyun eğmemesinden, işgalci devletlere karşı dik
durmasından dolayı kuruldu. O kadar! Ne mutlu ki böyle bir devrimcimiz var ve
cumhuriyetimiz var ve ne mutlu ki yine de her şeye rağmen yıkılmış değil. Yıkılmayacak
da…
Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!
Not: Arkadaş 100. yılda 100 tane 100. yıl marşı yapıldı,
bir tanesi mi güzel olmaz. Norm Ender’inki en güzeli, ona göre hesap edin.