30 Mayıs 2024 Perşembe

Haziran Güneşsizliği



Bundan yaklaşık altı yıl önce, Ali Koç henüz seçilmeden Haziran Güneşi isimli bir yazı yazmış, Koç’la ilgili umudumu dile getirmiştim. Buradan okunabilir.

Bir Fenerbahçeli olarak sonlandırdığım o yazıda Ali Koç’un gelme gerekliliği anlatılmış, yirmi yıldır koltuğa zamk gibi yapışan ve yirmi yılda altı sene şampiyonluk gören bir başkanın gitmesi gerektiğinden söz edilmiş. Güzel de söz edilmiş. Söz edildikten sonra Ali ağabeyimiz de seçilmiş.

Ali Koç seçildikten sonra aradan altı yıl geçti. Altı yılda kişisel hayatta neler neler oldu. Çoğu da çok güzel şeylerdi. Ancak Fenerbahçe için aynısını söylemek mümkün değil.

Altı yıl önce huzur vadeden başkanı analım. Altı yılın sonunda ortaya hiçbir şey koyamayan, iyice Aziz Yıldırım’a benzeyen, eleştirdiği kişi, hatta daha da kötüsü hâline gelen bir başkandan söz ediyoruz.

Bu arada iki yılı aşkın süre önce de, Ali Koç aleyhine de yazı kaleme almışım, Ali Koç döneminin bitmesi gerektiğine dair, Finito başlıklı yazı. Buradan okunabilir.

Ali Koç, geldikten sonra Aziz Yıldırım’ın hocalarını getirmiş (Pereira, İsmail Kartal [2 kez], hatta eleştirdiği Ersun Yanal), başarı sağlayamamış. Göreve gelir gelmez Cocu’yla “vizyon” ortaya koymuş, o vizyondan vazgeçmiş, son İsmail Kartal seferi öncesi başarılı ve kariyerli denebilecek bir Jorge Jesus’u getirebilmiş, onda da dikiş tutmamış (bu tercihe ve dikiş tutmamasına laf etmiyorum).

Megafonlarla havaalanında açıklamalar yapmış, tribünden taraftarların üzerine atlamış, bu yıl da gaza gelip takımı ligden çekmek gündemiyle on binleri stadyuma toplamış, sonra o on binlere “Gaza gelmeyin, ligden çekilmeyi oylamayacağız.” demiş.

Çekilmek, U-19’la maça çıkmak, şu bu derken, takımın kimyasıyla oynamış, muhtemel başarıların önüne geçmiş. Gelmeden önce altyapıdan, ekonomiden, scouttan, vizyondan bahsedip huzur vadediyor demişim Koç için; o vaatlerin hiçbirini gerçekleştirememiş, mahalle kabadayısına dönmüş.

Şimdi Aziz Yıldırım çıkıp “Geldiğimin 3. yılı Galatasaray’ın hegemonyasına son verdim, şampiyon oldum, şunları şunları takıma kazandırdım. Bir başarı hikâyem var. Ayrıca, beni cezaevine attılar, tahliyemin üzerinden 1 yıl geçmeden Avrupa Ligi’nde yarı final oynadım. Sen de bir düşman attın ortaya, ona sığınıyorsun.” dese haklı. Yirmi yılda altı kez şampiyon olmayı eleştirmişiz, Ali Koç’un takımı “6’da 0” çekmiş, sadece bir Türkiye Kupası alabilmiş.

Öte yandan Aziz Yıldırım’ı da sadece “Fatih” ve “Kanuni Sultan Süleyman” dönemi ile anmak büyük hata olur. Özellikle 2013 ve 2014’ten sonra aldığı kararlarla takımı yıkıma sürükleyen, ekonomik olarak çökerten, başarılı yöneticileri küstüren, başarılı hocaları kovan, en son elinde “Fenerbahçe, Cumhuriyetin kalesidir.” sözü kalan, yine düşmanın varlığına sığınan bir başkandan bahsediyoruz. “Ben bilirim”ciliği her zaman vardı, ancak özellikle son dönemlerinde ekonomik sıkıntı da, futboldaki başarısızlık da çok net ona yazar. O nedenle insanlar Ali Koç’a sarıldı; fakat koç kurt çıktı.

Gelinen aşamada, her ikisinin de yaptıkları ve yapmadıkları ortada. Fenerbahçe’nin bu iki başkana muhtaç olmadığı da… Kaldı ki Aziz Yıldırım’ın ekibine baktığımızda çok bir şey değişmeyeceğini de öngörüyoruz. Taraftar gazı alma transferleri olur ki, o hep oluyor zaten.

Şimdi de teknik direktör yarışı yapıyor iki aday. Mourinholar, Pochettinolar havada uçuşuyor. Kimsenin aklına İsmail Kartal’a en azından hakkını vermek gelmiyor. Daha önce birçok kişiye haklarını vermedikleri gibi... Adama Binali Yıldırım muamelesi yapıyorlar.

Bizi bu iki adaya muhtaç eden Fenerbahçe’ye de, bu başkan adaylarımıza da... Demeye de dilim varmıyor ama... Saygılarımı sunuyorum.

Haziran Güneşi demişiz, şimdi karşımızda net bir “güneşsizlik” var. Kim gelirse gelsin, geçici başarılarla ve çözümlerle avutuluruz.

Herkese iyi seçimler, benim seçmeyeceklerim belli.

Bir Fenerbahçe Kongre Üyesi