Sevdiğim bölümden seslendiğim
için mutluyum. Ufak birkaç hususu aktarıp kayıplara karışma niyetindeyim.
Daha önce yazdığım; “Çevir ‘gazı’
yanmasın.”, “Onun ‘miladı’ doldu.” gibi hatalara benzer kullanımla başlatacağım
yazıyı.
1. Gemiyi azıya alma
tabiri yanlış olup doğrusu gemi azıya almadır. Yani ortada gemi yoktur;
gem vardır. Gem de, atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araçtır. Azı
da bildiğimiz, atın azı dişidir. Bu deyimden de; atın, gemi azıları arasına
alıp etkisiz bırakarak süvarisinin yönetiminden çıkması ve alabildiğine koşması
anlaşılır (Tdkspor). Yani burada özne, yani “fail”, attır. Geminin konuyla hiç
ilgisi yoktur.
2. Yine bir alma fiilinden
bahsedeyim: kale almak. Gerçi TDK, kale almayı değil kale almamayı
tanımlamış. Buradaki “kale”, Estergon Kalesi anlamındaki kale olmadığı ve “a”
harfi inceltildiği için insanlar “kaale” almak şekilde yazıyor; ancak burada
kelimenin yalın hâli kal olup bu kelime, söz demektir. Kale almamak
da; önem vermemek, hesaba katmamak, sözünü etmeye değer bulmamak anlamlarına
geliyor. Yine de bu yazdıklarımı kale alıp almamak size kalmış.
3. Geçen Linkedin sitesinde
bir hesapta cefakâr ve cefakeş kelimeleri paylaşılmış ve karıştırılıyor
diye not düşülmüş (Tarih Arşivi’nden alındığı anlaşılıyor bu paylaşımın
da, öyle bir antete yer verilmiş zira). Buna göre cefakeş cefa çeken,
sıkıntıya katlanan; cefakâr ise eziyet ve sıkıntı veren anlamlarına
geliyormuş. Kâr Farsça iş anlamına da geldiği için de, cefakâr
işi gücü cefa olanmış. Keş ise yine Farsça çekmek anlamındaki keşiden
fiilinden geldiği için sonuna eklenene “çeken” anlamı katarmış. Yani
cefakâr cefa veriyor, cefakeş ise bu cefayı çekiyor hesaba göre.
Yalnız TDK, cefakârı tanımlayıp eziyet
eden, eziyet veren derken; ikinci anlam olarak direkt cefakeş
yazmış. Cefakeş kelimesinin TDK anlamı da; cefa çeken, sıkıntıya katlanan,
cefakâr. Takdir sizin.
Yazının bu kısmını tüm Fenerbahçe
taraftarlarına atfediyorum.
Hayırlı yazlar…