* Hristo’yu biliyorsunuz (veya bildiğinizi sanıyorum),
26 Aralık 2024 tarihli Dedeağaçlı Hristo yazıma konu ettiğim ağabeyimiz.
“Maşallah dediğimiz üç gün yaşıyor”dan hareketle, yazıyı yazdıktan iki hafta
sonra, adamın dükkânı kapattığını öğrendim. Dedeağaç’a bir sonraki gidişimden
önce de yazdım adama, “Başka yerin var mı abi?” gibilerinden. İş değiştirmiş. “Bir
gün bir yerde görüşürüz.” tarzı bir şeyler söyledi, üzüldüm tabii. Bunlar hep
DÇLV etkisi…
* Yurt dışından konu açılmışken, şu erkek kadın
tuvaletlerinde bu durumu harfle belirlemeleri beni biraz geriyor. D ve H olarak
mesela. Tamam, Almanca ise Dame kadın, Herr erkek. Lisede Almanca hocamız (nur
içinde yatsın Eyüp Hoca) herif kelimesiyle örnek veriyordu, “Ben herif
olduğum için Herr Aydın.” derdi, hâlen bu örnek işimi görür. Onun dışında saçma
işaretlerle tuvaletin hangi cinsiyet olduğunu anlama yolları, hem insanı geriyor
hem de insanda “Acaba ben mi malım?” hissiyatı yaratıyor. Klasik işaretleri söylemiyorum,
onlar belli. Ama bazen “Bu da erkek olabilir.” deyip diğer kapıya kadar gidiyorsun,
“Tamam bu daha erkeğe benziyor.” düşüncesi ile kapıyı açıp çişini yapıyorsun. Bazen
emin olman için içeride pisuvar olup olmadığını kontrol ediyorsun vs. Olmaz,
yapacağın şey çiş ya.
* Siyasilerin konuşmalarında eski dönem yöneticileri,
başbakanlar, cumhurbaşkanları çok konuşuluyor. “O zamanda bu vardı, şimdi yok”,
“Siz şunun dönemine döndünüz”, “Siz şunun kurbanı olun” gibi… Bilmiyorum dikkat
çekmiyor mu ama, Fahri Korutürk hiç konuşulmuyor yahu. “Biiz Mendereslerin…”, Milli
Şef, Özal dönemi, “şapka”, “netekim”, Celal Bayar; arkadaş, Muhsin Yazıcıoğlu
bile konuşuluyor; Fahri Korutürk’ün adı sadece, “Abdullah Gül, Süleyman Demirel
kaçıncı cumhurbaşkanıydı.” diye eski cumhurbaşkanlarının ismi sayılırken
geçiyor. Az buz dönem de cumhurbaşkanlığı yapmamış. 1973’ten 1980’e kadar ki,
cumhuriyet tarihimizin en cafcaflı dönemlerinden biri. Fahri Korutürk yok ortada.
Ne sahip çıkılıyor ne eleştiriliyor. Adama çerez tabağındaki leblebi muamelesi
çekiliyor yıllardır. Bu adamın hiç mi evladı yok, düşüncesi yok.
* Çakma Ahmet Kaya vardı bir ara. Şimdi baktım, çıktı
ismi: Emrah Dinçer. Sözde protest şarkıcı. Bıçağın kemiğe dayandığı gün
diye de şarkısı vardı. Tam da Ahmet Kaya’ya herkesin vurduğu dönem. Benzerliği
hatırlatılmıştı, etrafında şakşakçıları vardı, bu benzetme onu rencide
ediyormuş da, bu ülkenin ekmeğini yemiş de, kendisini şerefsizlerle mukayese
etmesinlermiş de, gözümün önünde hâlâ. Karikatür karakteri Ezik şarkıcı
Altuğ’da bundan esinlendiği söyleniyor, ne kadar doğru bilemiyorum. Bir de
çakma sevgili yapmışlardı buna. Elif Güvendik’ti sanırım. Nereden aklıma gelip
de notunu aldıysam bu adamın. Sinir oldum şimdi.
* Euroleague’de Final Four’dayız, son derece gurur
verici. Ancak etkinlik Abu Dabi’de, son derece üzücü. Şimdi NBA ile Euroleague’in
birleşeceği konuşuluyor. Turnuvalar yenileniyor, ya Amerikanlaşıyor ya
Araplaşıyor. Para, bok bir şeysin.
Yaşasın 1 Mayıs!