Son dönemlerde bir yazı, “Cem
Boyner’in şirketlerine yolladığı yazı” üst bilgisi ile paylaşılıyor. Cem Boyner
bu yazıyı paylaşıyor mu, paylaşmıyor mu bilinmez ama, bu yazının esas sahibinin
“Anlatan Adam” (AA) rumuzlu bir şahıs olduğu ve yazının “hurriyet.com.tr” adlı
“galeri” habercilik sitesinde 16.11.2016 tarihinde yayınlandığı anlaşılıyor.
Yazıyı şuradan okuyabilirsiniz.
Dilerseniz yazıyı bir okuyun,
sindirin, üstüne bir çay/kahve için. Ne diyorsunuz? Anlatan Adam iyi anlatmış
mı bizleri, yurdumuzda kalmaya karar verdik mi? Neyse, AA’yı cevaplayarak biraz
da biz anlatalım yurdumuzun şu anki durumunu.
1. Öncelikle AA, Amerika’yı
unutmamızı istemiş. Gerekçesi, iş bulamayacak olmamız. Beyazların çimlerini
biçersin ancak diyor AA. Hispanikler çok, geçinebilmek için İspanyolca da lazım
diyor. Türk arkadaş arayacaksın, başka çaren yok oralarda diyor.
Türkiye’de özgürce, eğilip
bükülmeden çalışabilmen ne kadar mümkün peki? Öğretmen olsan atanman,
hakim/savcı olsan açığa alınmaman (artık tutuklanmaman), gazeteci olsan
tutuklanmaman, işçi olsan “fıtratla” ölmemen/sakat kalmaman, şirkette çalışsan kovulmaman
zor. İnsanların yurt dışına gitmek istemeleri bunlarla ilgili olabilir mi?
2. Almanya çok planlı programlı,
kaytaramazsın diyor, akşam dokuzda sokakta adam bulamazsın diyor, senin dışarı çıkman
lazım, gezmen lazım diyor AA. Kapını hiçbir Alman komşun çalmayacak, anca
fazlaca gürültü yaparsan “Polizei” gelecek kapına diyor AA.
Ankara’da okuyorsun, sınavların
bitmiş, hafta sonu tatili için İstanbul’a gideyim diyorsun, o hafta sonu
Beşiktaş’ta alıveriyorlar canını AA. Bazen İstanbul’da havaalanından çıkamadan
öldürüyorlar AA. Bırak dokuzda sokakta adam bulamayalım (ki o da ayrı abartı), yurdumuzda
kalıp ölmeyelim AA. Hadi hayatta kalmayı başardık, geceleri hamile hamile spor
yaparken dövülmeyelim AA, otobüste mini etekle tekme yemeyelim AA.
Ayrıca, Türkiye’de Türk komşular
kapı çalıyor mu artık onu bilemem de, Türk Polizei’nin gelmesi için gürültü
değil, tivit atman yeterli AA.
3. Uzak yerlere gitme, birine bir
şey olsa dönüp gelemezsin diyor AA.
Uçak korkumuz yoksa bir şekilde
döneriz AA. Tabii Atatürk’te, Sabiha Gökçen’de ve diğer havaalanında bizleri patlatmazlarsa
tabii.
4. Soğuk yerlere alışamazsın, bizim
bünyeler güneş ister diyor, hatta Kanada’da on bir yıl yaşayan arkadaşım, on
bir yılını “çok soğuk oğlum” diye “özetlediydi” diyor AA.
İstikrarlı soğuklar üşütmez, üşütmek
İstanbul gibi bir günü bir gününü tutmayan, nemiyle, rüzgarıyla hasta eden
coğrafyalarda daha kolay gerçekleşir AA. Havamız çok sıcak olsa bile,
işyerlerindeki klimalar hasta etmeyi başarır, merak etme soğuklara da alışılır.
“Özetlediydi” kelimesine ise
cevabım yok, yoğun itirazım var.
5. Avrupa’da ırkçılık almış başını
gidiyor, birinci sınıf vatandaş olamayacağın bir ülkede nasıl huzur bulacaksın
diyor AA.
AA’nın bu cümleyi, Uygur
Türklerine yapılan zulümlere cevap olarak Çinli dövmeyi kafasına koyan ve Çin
lokantasında çalışan Uygur Türklerini döven insanımıza yazması pek hoş olmadı.
Ramazanda içki içen turistleri döven insanlarımıza anlatması pek garip oldu. “Yavuz
Sultan Selim az bile yapmış” diyen gazetecilerimizin olduğu ülkemize anlatması
pek manidar oldu.
Ayrıca, sen kendini bu ülkede
birinci sınıf vatandaş gibi hissediyor musun AA? Hissediyorsan helal olsun; biz,
birinci sınıfını geçtim, vatandaş, hatta insan olarak dahi hissedemiyoruz da.
6. İngiltere’ye gitmeyin çok pahalı
diyor, hem sürekli yağmur yağıyor diyor AA.
E zaten insanlar yurt dışına
gidemiyorsa biraz da paradan, maddi imkansızlıktan değil mi AA kardeş?
Ayrıca, kumsalda aldığı plaj
şemsiyesini birkaç saat sonra yağmurdan korunmak için kullanmak zorunda kaldığı
Karadeniz coğrafyasında büyüyen insanlarımız, Londra’nın yağmuruna da alışır
gibi geliyor bana. Şemsiye alırsın, bere, kapüşonlu mont alır halledersin. Yağmur
gibi adaletsizlik, yolsuzluk, riyakarlık akmasın yeter ki ülkemize, şehrimize.
7. “Aslında demek istediğim şu”
ibaresi ile özet geçiyor; gitmeyin güzel insanlar, biz kardeşiz, gittiniz mi
birbirimizi özleriz diyor AA.
Kardeşlik, birlik beraberlik iyi
de; sence kaldı mı bu bizim ülkemizde AA? Ölülerimizi “senin şehidin”, “benim
şehidim” diye ayrıştırdığımız, katliamlar sonrası yorumumuzu, katliamı yapan
terör örgütüne göre yaptığımız, yakınlarımızın cenazelerinde “yazıklar olsun,
boyunuz devrilsin, kınamanız batsın” bile diyemediğimiz, yakınımız göçük
altında kaldığında sesimizi çıkaramayıp üstüne tekme yediğimiz, üç tarafı
denizler, dört tarafı cezaevleri ile çevrili ülkemizde, hangi güzellikten,
hangi kardeşlikten söz ediyorsun AA’cığım?
Vergilerimizin ve emeklerimizin
karşılığı olarak bize insan gibi hayat sunmaktan başka yükümlülüğü olmayan
devletimizin beceriksizliği sonucu, kardeş kardeş gezerken canlı bombalara mı
teslim edelim kardeş bedenlerimizi?
“Aslında demek istediğim şu” AA;
maddiyat endişeleri tamam. Ama iş olsa, imkan olsa bir dakika bile
durmayacak insanlar olduk artık çoğumuz. Varsın yanımızda olmasın ince belli bardakta
çayımız, huzurumuz olsun evvela, sevdiklerimize internetten bakarız,
bilgisayarı kapatır, daha “insan gibi” yaşarız. Sana da AA’cığım, galeri sitesi
hurriyet.com.tr’de kardeş kardeş mutluluklar dileriz.