17 Aralık 2016 Cumartesi

Başka Ülkede Yaşa(ma)mak Üzerine Bir Yazı

Son dönemlerde bir yazı, “Cem Boyner’in şirketlerine yolladığı yazı” üst bilgisi ile paylaşılıyor. Cem Boyner bu yazıyı paylaşıyor mu, paylaşmıyor mu bilinmez ama, bu yazının esas sahibinin “Anlatan Adam” (AA) rumuzlu bir şahıs olduğu ve yazının “hurriyet.com.tr” adlı “galeri” habercilik sitesinde 16.11.2016 tarihinde yayınlandığı anlaşılıyor. Yazıyı şuradan okuyabilirsiniz.

Dilerseniz yazıyı bir okuyun, sindirin, üstüne bir çay/kahve için. Ne diyorsunuz? Anlatan Adam iyi anlatmış mı bizleri, yurdumuzda kalmaya karar verdik mi? Neyse, AA’yı cevaplayarak biraz da biz anlatalım yurdumuzun şu anki durumunu.

1. Öncelikle AA, Amerika’yı unutmamızı istemiş. Gerekçesi, iş bulamayacak olmamız. Beyazların çimlerini biçersin ancak diyor AA. Hispanikler çok, geçinebilmek için İspanyolca da lazım diyor. Türk arkadaş arayacaksın, başka çaren yok oralarda diyor.

Türkiye’de özgürce, eğilip bükülmeden çalışabilmen ne kadar mümkün peki? Öğretmen olsan atanman, hakim/savcı olsan açığa alınmaman (artık tutuklanmaman), gazeteci olsan tutuklanmaman, işçi olsan “fıtratla” ölmemen/sakat kalmaman, şirkette çalışsan kovulmaman zor. İnsanların yurt dışına gitmek istemeleri bunlarla ilgili olabilir mi?

2. Almanya çok planlı programlı, kaytaramazsın diyor, akşam dokuzda sokakta adam bulamazsın diyor, senin dışarı çıkman lazım, gezmen lazım diyor AA. Kapını hiçbir Alman komşun çalmayacak, anca fazlaca gürültü yaparsan “Polizei” gelecek kapına diyor AA.

Ankara’da okuyorsun, sınavların bitmiş, hafta sonu tatili için İstanbul’a gideyim diyorsun, o hafta sonu Beşiktaş’ta alıveriyorlar canını AA. Bazen İstanbul’da havaalanından çıkamadan öldürüyorlar AA. Bırak dokuzda sokakta adam bulamayalım (ki o da ayrı abartı), yurdumuzda kalıp ölmeyelim AA. Hadi hayatta kalmayı başardık, geceleri hamile hamile spor yaparken dövülmeyelim AA, otobüste mini etekle tekme yemeyelim AA.

Ayrıca, Türkiye’de Türk komşular kapı çalıyor mu artık onu bilemem de, Türk Polizei’nin gelmesi için gürültü değil, tivit atman yeterli AA.

3. Uzak yerlere gitme, birine bir şey olsa dönüp gelemezsin diyor AA.

Uçak korkumuz yoksa bir şekilde döneriz AA. Tabii Atatürk’te, Sabiha Gökçen’de ve diğer havaalanında bizleri patlatmazlarsa tabii.

4. Soğuk yerlere alışamazsın, bizim bünyeler güneş ister diyor, hatta Kanada’da on bir yıl yaşayan arkadaşım, on bir yılını “çok soğuk oğlum” diye “özetlediydi” diyor AA.

İstikrarlı soğuklar üşütmez, üşütmek İstanbul gibi bir günü bir gününü tutmayan, nemiyle, rüzgarıyla hasta eden coğrafyalarda daha kolay gerçekleşir AA. Havamız çok sıcak olsa bile, işyerlerindeki klimalar hasta etmeyi başarır, merak etme soğuklara da alışılır.

“Özetlediydi” kelimesine ise cevabım yok, yoğun itirazım var.

5. Avrupa’da ırkçılık almış başını gidiyor, birinci sınıf vatandaş olamayacağın bir ülkede nasıl huzur bulacaksın diyor AA.

AA’nın bu cümleyi, Uygur Türklerine yapılan zulümlere cevap olarak Çinli dövmeyi kafasına koyan ve Çin lokantasında çalışan Uygur Türklerini döven insanımıza yazması pek hoş olmadı. Ramazanda içki içen turistleri döven insanlarımıza anlatması pek garip oldu. “Yavuz Sultan Selim az bile yapmış” diyen gazetecilerimizin olduğu ülkemize anlatması pek manidar oldu.

Ayrıca, sen kendini bu ülkede birinci sınıf vatandaş gibi hissediyor musun AA? Hissediyorsan helal olsun; biz, birinci sınıfını geçtim, vatandaş, hatta insan olarak dahi hissedemiyoruz da.

6. İngiltere’ye gitmeyin çok pahalı diyor, hem sürekli yağmur yağıyor diyor AA.

E zaten insanlar yurt dışına gidemiyorsa biraz da paradan, maddi imkansızlıktan değil mi AA kardeş?

Ayrıca, kumsalda aldığı plaj şemsiyesini birkaç saat sonra yağmurdan korunmak için kullanmak zorunda kaldığı Karadeniz coğrafyasında büyüyen insanlarımız, Londra’nın yağmuruna da alışır gibi geliyor bana. Şemsiye alırsın, bere, kapüşonlu mont alır halledersin. Yağmur gibi adaletsizlik, yolsuzluk, riyakarlık akmasın yeter ki ülkemize, şehrimize.

7. “Aslında demek istediğim şu” ibaresi ile özet geçiyor; gitmeyin güzel insanlar, biz kardeşiz, gittiniz mi birbirimizi özleriz diyor AA.

Kardeşlik, birlik beraberlik iyi de; sence kaldı mı bu bizim ülkemizde AA? Ölülerimizi “senin şehidin”, “benim şehidim” diye ayrıştırdığımız, katliamlar sonrası yorumumuzu, katliamı yapan terör örgütüne göre yaptığımız, yakınlarımızın cenazelerinde “yazıklar olsun, boyunuz devrilsin, kınamanız batsın” bile diyemediğimiz, yakınımız göçük altında kaldığında sesimizi çıkaramayıp üstüne tekme yediğimiz, üç tarafı denizler, dört tarafı cezaevleri ile çevrili ülkemizde, hangi güzellikten, hangi kardeşlikten söz ediyorsun AA’cığım?

Vergilerimizin ve emeklerimizin karşılığı olarak bize insan gibi hayat sunmaktan başka yükümlülüğü olmayan devletimizin beceriksizliği sonucu, kardeş kardeş gezerken canlı bombalara mı teslim edelim kardeş bedenlerimizi?

“Aslında demek istediğim şu” AA; maddiyat endişeleri tamam. Ama iş olsa, imkan olsa bir dakika bile durmayacak insanlar olduk artık çoğumuz. Varsın yanımızda olmasın ince belli bardakta çayımız, huzurumuz olsun evvela, sevdiklerimize internetten bakarız, bilgisayarı kapatır, daha “insan gibi” yaşarız. Sana da AA’cığım, galeri sitesi hurriyet.com.tr’de kardeş kardeş mutluluklar dileriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder