18 Nisan 2018 Çarşamba
Milletin Makus Talihi
14 Nisan 2018 Cumartesi
Verilen, İstenen, Çözüm
1 Nisan 2018 Pazar
Sana Dün Bir Vapurdan Baktım Aziz İstanbul
Pazar günleri
hayranlıkla izlediğimiz Bob Ross’un tablosu bitmek üzereyken “belki burada …
vardır” deyişi ile yaptığı bir ilave, biz o sırada “pazar pidesi” yiyen
insanlara bir an “ulan içine ettin tablonun” dedirtse de, 1-2 dakika sonra
tablo kusursuza yakın şekilde tamamlanır ve o ilk itirazımızın yersiz olduğunu
anlardık, “ulan içine ettin”lerimiz de yutkunmalarla son bulurdu.
Aşağıda gördüğünüz
yapılar da, vapurdan şehre bakarken, aklıma nedense Bob Ross’un ilk dokunuşunu
getirdi. Bunun farkı, sonu daha da kötüye gidecek örneklerini oluşturmaya devam
etmesiydi. Öyle ki, İstanbul’un silüetini bozan yeni yapıların görüntüsünden
değil; yeni yapıların görüntüsünü ve insicamını bozan İstanbul siluetinden
şikayet eder olduk. Devlet “büyüklerimiz”, inşaat sektörünün dünyada 1 numara
olduğundan bahsetmeyi ve “inşaat ya resulullah” demeyi sürdürsün; bizler top
toprak içinde, yeni bir şehre ve ülkeye alışmaya başladık bile.
Müsait bir zamanınızda
Taksim Meydanı’na gidin, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ile Taksim Meydanı’na
“taksim” adını veren su deposunun olduğu yerin tam ortasında, The Marmara’nın
(“the” neyse) hizasında durun. Dönün bir yıkılmış AKM’ye, bir de su deposunun olduğu
yerde inşa edilen cami inşaatına bakın; bir de buraların eski hallerini
düşünün. Yeni Türkiye, durduğunuz o noktada ve gördüğünüz yeni manzarada saklı.
“(…) Taksim Meydanı’na
girdik
Böyle bir İstanbul
gördük”
Dizeleri bize başka bir acıyı anlatır ama; bu dizeler aynı zamanda bir şehrin çöküşünü anlatan başka bir acıyı resmetmekte.
AKM ile ilgili
söylenen “İstediğiniz kadar bağırın çatlayın patlayın yıktık” cümlesi
ise sadece bir cümle, fazlası değil. Yoruma ve kendimizi bu cümle ile yormaya
gerek yok.
Devekuşu Kabare’nin 30
yıl önce oynanan “Deliler” oyununda geçen ve bizleri “güldürürken düşündüren”
meşhur AKM parodisi güldürmeyi bıraktı, “düşünenler” de düşüncelerini bu
İstanbul’la yeterince ifade etti. Duyumlar şu yönde, “inşaat sektörü
patlamakta” imiş. Türkiye çirkinliğiyle patlamış, ceplerini dolduran doldurmuş
zaten, inşaat sektörü patlasa ne olur?
Dünyanın sembol
şehirlerine 10 yıl, 20 yıl sonra gidin, hafızanız ve yön kabiliyetiniz iyiyse
elinizle koymuş gibi bulursunuz şehrin önemli yerlerini, parklarını,
lokantalarını. 1 sene sonra bir de İstanbul’a gidin bakalım, yolunuzu
bulabilecek misiniz?
Yazının sonuna, Münir
Nurettin Selçuk üstadın bestelediği, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sana dün bir
tepeden baktım aziz İstanbul” eserini ekliyorum. İcracı Münip Utandı. Peki ya
devletimiz?