10 Ağustos 2021 Salı

Sorum

Bir bakanımız geçenlerde görevinden affını istedi. Ne diyelim, Allah taksiratını affetsin. Hâlbuki ne kadar umutluyduk değil mi, farklı biriydi tipiyle, sürekli gülümsemesiyle. Yuvarlak gözlük taksa Nuri Bilge Ceylan olacak adam, bakanlık geri dönüşüm kutusunun en üstünde yerini aldı. O geri dönüşüm kutusunda damada, “bir g.tlük kay” dedi. Yeri gelecek, o da “müstakbel müstafi”, pardon “müstakbel görev afçısı” bakanlarımıza yer açacak. Şimdi eğitimimizden bir başkası sorumlu. Bu yenisinden umutluyuz ama, o iyi birine benziyor. Aferin ona.

Tabii kabahat bizde, bende değil de, genel olarak bizde. Bizi fırçalamayan bakana iyi diyoruz, o hâle geldik. Orman Bakanına bakalım, en son olaylar olmasa muhtemelen ona da iyi demişizdir ülkece. Ama ne oldu; 83.000 futbol sahası büyüklüğündeki alanda yangın çıktı, kalbimiz soğudu, bu bakan da bizi fırçaladı. Ormanda çıkan yangını söndürme onun sorumluluğunda değilmiş, onu da öğrendik. Ormanla ilgili sorunda Orman Bakanının sorumluluğu yoksa Orman Bakanı niye var, o da ayrı soru.

Gerçi doğru soru şu: Bakanlar niye var?

Çünkü bir örgütte liderdir esas olan, yöneticilerin liderden ayrı iş yapmaları mümkün değildir. Suç örgütünde misal, “örgüt lideri çok kötü ama yöneticileri Allah nazardan saklasın tertemiz, bal dök yala” diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Bunlar suç örgütü değil tabii, yanlış olmasın. Zaten hem halkımız hem Allah tarafından seçilmiş liderimize öyle bir yakıştırma yapamam. Sadece Burhan Kuzu’yu sevmezdim ben; o da kuzu kuzu gitti, zebanilerle pazarlık yapıyor. Bu da şaka, Burhan Hoca cennetlik; Zindaşti işi bitti, kentaçdis şarkısıyla oynuyor hurilerle.

Sorumlu ve sorumluluk diyoruz da; “sorum” ne demek diye baktım anlamına, tek kelimelik açıklama çıktı karşıma: sorumluluk. TDK maşallah çok iyi, aradığımız birçok kelimede cevap başka bir kelime. Devlet dairesi gibi dolanıyoruz TDK sitesinde. Sorum madem sorumluluk demek, biz niye her kullanışta boşuna “luluk” ekliyoruz; çok mu meraklı insanımız “luluk” demeye? Bu da başka soru.

“Sorum” madem bizi sorumluluk birimine sevk etti. Biz de sorumluluk neymiş ona bakalım: “Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet”.

Helal olsun (ve tabii ki hamdolsun), bu ülkede 19 yıldır gerçekleşen hiçbir musibetten hükümet kanadı sorumlu olamadı. Hep başkaları oldu, yeri geldi Cehapeli belediyeler oldu, yeri geldi Hedapeli belediyeler oldu, eğer o belediyeler Cehapesiz veya Hedapesiz belediyeler olsaydı muhtemelen FETÖ METÖ, PKK MKK, DHKP-C MHKP-C filan sorumlu olacak, illaki başka bir sorumlu bulunacaktı. Hatta malum haberlerde ilk başlarda yangın söndürme destanlarından bahsedilirken, bakıldı ki o iş öyle değil, söndürme destanı değil de, başkalarının söndüreme skandalına döndü mevzu; sorum(luluk) da el değiştirdi. Sonra Yunanistan’a uçak gönderen ülke de olabildik bir yandan, bir anda tekrar destan yazmış olduk.

Sorumluluk tanımında şu var gerçi, “kendi yetki alanına giren” diyor. Yani şunu diyeceklerdir: “her sonucu üstleniriz evelallah da, konu bizim yetki alanımızda değil”. Neyse ki 19 yıldır lehe giden her şey onların yetkisinde, aleyhe giden hiçbir şey onların yetkisinde değil. Rabbim öyle denk getiriyor, “bikoğuz of analarımızın duası”. Bu arada Yunanlılardan da istifa filan eden olmuş, demek ki görev dağılımları bizim gibi değil, onlarda luluklu veya luluksuz sorum var veya Yunanlı anaların duası eksik (Bu arada Yunan mı Yunanlı mı diye bakayım dedim TDK’da. Yunanlı yazdım, cevap: Yunan. Te Allah’ım).

Neyse; bakanlarımızı peş peşe, sebilhane bardağı gibi dizilerek yaptıkları açıklamalarıyla yorduk bu aralar, özür dileriz. Yol yorgunu olabilirler, iyi uykular dileriz, başka “sorum” yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder