Bir bakanımız geçenlerde görevinden affını istedi. Ne diyelim, Allah taksiratını affetsin. Hâlbuki ne kadar umutluyduk değil mi, farklı biriydi tipiyle, sürekli gülümsemesiyle. Yuvarlak gözlük taksa Nuri Bilge Ceylan olacak adam, bakanlık geri dönüşüm kutusunun en üstünde yerini aldı. O geri dönüşüm kutusunda damada, “bir g.tlük kay” dedi. Yeri gelecek, o da “müstakbel müstafi”, pardon “müstakbel görev afçısı” bakanlarımıza yer açacak. Şimdi eğitimimizden bir başkası sorumlu. Bu yenisinden umutluyuz ama, o iyi birine benziyor. Aferin ona.
Tabii
kabahat bizde, bende değil de, genel olarak bizde. Bizi fırçalamayan bakana iyi
diyoruz, o hâle geldik. Orman Bakanına bakalım, en son olaylar olmasa muhtemelen
ona da iyi demişizdir ülkece. Ama ne oldu; 83.000 futbol sahası büyüklüğündeki
alanda yangın çıktı, kalbimiz soğudu, bu bakan da bizi fırçaladı. Ormanda çıkan
yangını söndürme onun sorumluluğunda değilmiş, onu da öğrendik. Ormanla ilgili
sorunda Orman Bakanının sorumluluğu yoksa Orman Bakanı niye var, o da ayrı
soru.
Gerçi
doğru soru şu: Bakanlar niye var?
Çünkü
bir örgütte liderdir esas olan, yöneticilerin liderden ayrı iş yapmaları mümkün
değildir. Suç örgütünde misal, “örgüt lideri çok kötü ama yöneticileri Allah
nazardan saklasın tertemiz, bal dök yala” diyebilir misiniz? Diyemezsiniz.
Bunlar suç örgütü değil tabii, yanlış olmasın. Zaten hem halkımız hem Allah
tarafından seçilmiş liderimize öyle bir yakıştırma yapamam. Sadece Burhan
Kuzu’yu sevmezdim ben; o da kuzu kuzu gitti, zebanilerle pazarlık yapıyor. Bu
da şaka, Burhan Hoca cennetlik; Zindaşti işi bitti, kentaçdis şarkısıyla
oynuyor hurilerle.
Sorumlu
ve sorumluluk diyoruz da; “sorum” ne demek diye baktım anlamına, tek kelimelik
açıklama çıktı karşıma: sorumluluk. TDK maşallah çok iyi, aradığımız birçok
kelimede cevap başka bir kelime. Devlet dairesi gibi dolanıyoruz TDK sitesinde.
Sorum madem sorumluluk demek, biz niye her kullanışta boşuna “luluk” ekliyoruz;
çok mu meraklı insanımız “luluk” demeye? Bu da başka soru.
“Sorum”
madem bizi sorumluluk birimine sevk etti. Biz de sorumluluk neymiş ona bakalım:
“Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir
olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet”.
Helal
olsun (ve tabii ki hamdolsun), bu ülkede 19 yıldır gerçekleşen hiçbir
musibetten hükümet kanadı sorumlu olamadı. Hep başkaları oldu, yeri geldi
Cehapeli belediyeler oldu, yeri geldi Hedapeli belediyeler oldu, eğer o
belediyeler Cehapesiz veya Hedapesiz belediyeler olsaydı muhtemelen FETÖ METÖ,
PKK MKK, DHKP-C MHKP-C filan sorumlu olacak, illaki başka bir sorumlu
bulunacaktı. Hatta malum haberlerde ilk başlarda yangın söndürme destanlarından
bahsedilirken, bakıldı ki o iş öyle değil, söndürme destanı değil de, başkalarının
söndüreme skandalına döndü mevzu; sorum(luluk) da el değiştirdi. Sonra Yunanistan’a
uçak gönderen ülke de olabildik bir yandan, bir anda tekrar destan yazmış olduk.
Sorumluluk
tanımında şu var gerçi, “kendi yetki alanına giren” diyor. Yani şunu
diyeceklerdir: “her sonucu üstleniriz evelallah da, konu bizim yetki alanımızda
değil”. Neyse ki 19 yıldır lehe giden her şey onların yetkisinde, aleyhe giden
hiçbir şey onların yetkisinde değil. Rabbim öyle denk getiriyor, “bikoğuz of
analarımızın duası”. Bu arada Yunanlılardan da istifa filan eden olmuş, demek
ki görev dağılımları bizim gibi değil, onlarda luluklu veya luluksuz sorum var
veya Yunanlı anaların duası eksik (Bu arada Yunan mı Yunanlı mı diye bakayım
dedim TDK’da. Yunanlı yazdım, cevap: Yunan. Te Allah’ım).
Neyse;
bakanlarımızı peş peşe, sebilhane bardağı gibi dizilerek yaptıkları
açıklamalarıyla yorduk bu aralar, özür dileriz. Yol yorgunu olabilirler, iyi
uykular dileriz, başka “sorum” yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder