Blog açıldığından beri her ağustos
sonu Fenerbahçe ile ilgili eleştirel bir yazı yazıyordum. Geçen sene biraz da totem
olsun diye yazmamıştım. Bir halta yaramadı tabii; ama olsun, bu sene de
yazmıyorum. Onun yerine taraftar tezahüratını yazıya konu edeyim dedim.
Tezahürat esasında yapısı gereği çoğul bir kelime, tezahür kelimesinin
çoğulu. O nedenle “tezahüratlar” demek doğru değil gibi ilk bakışta. Ancak
tezahürat artık, taraftar tarafından söylenen bir şarkı hâline geldiği için,
maçta söylenen örneğin 10 şarkı, “tezahüratlar” olarak nitelendirilebilir. Yine
de “tezahüratlar” demeyeceğim.
Geçende aklıma geldi, taraftarların
tezahürat için hangi şarkılardan, marşlardan alıntı yaptıklarına bir eğileyim
dedim. Genelde çoğu eski yıllardan gelen, nostalji radyolarına konu olabilecek
türde şarkılardı. Yeniler de var tabii. Onları bir dökelim ortaya istedim;
ortaya karışık, müziksever ve futbolsever bir yazı olsun. Hoş, bunların birçoğu
da küfürlü; o nedenle ne kadar futbolseverlik barındırıyor tartışılır. Ama
olsun, başlayalım biz.
Bir kere, şu tezahürat
meselesinde hece sayılarının kullanışı güzeldir. Örneğin Beşiktaşlıların dört
hece gerektiren tezahüratının bazılarını “kara kartal” olarak uyarlaması veya Laylaylay
ile başlayan o klasik, basit tezahüratta “aaa Beşiktaş” demeleri onların
avantajına tabii.
Galatasaraylılar ise duruma göre
Cimbom diyor, duruma göre Cimbombom diyor, Laylaylay’da “aaa Cimbombom”
olabiliyor mesela. Böyle lehe durumlar var. Biz Fenerliler ise üç heceli
durumlarda “Kanarya” diyoruz. Sistem oturmuş zamanla, güzel.
Tabii türkülerde olduğu gibi
“de”, “da” bağlaçları da işleniyor araya. “Esbap serdim sicime de, uyma
elin piçine” gibi…
Şimdi gelelim bu şarkıların
kaynağına.
Klasik bir tezahüratla başlayalım,
Pekkanların ve daha birçok nostaljik sesin (o ne demekse) seslendirdiği
bir şarkı olsun: “Fenerbahçem/Cimbombomum/Beşiktaşım benim biricik sevgilim,
söyle senden başka kimim var benim.” gayet basit, “Dert ortağım benim biricik
sevgilim.”, gerisi aynen devam.
Yine
Fenerbahçem/Cimbombomum/Beşiktaşım kalıbıyla “Sen çok yaşa, canım feda olsun
sana, hiçbir şeye değişilmez, senin sevgin bu dünyada.” şarkısı için pek
sevdiğimiz ağabeyimiz İlham İrem’e atıf yapalım, çaktırmasa da İşte Hayat
şarkısından esinlenen bu tezahüratta ilgili yeri zikredelim: “Öyle uzak şimdi
bana yaşadığım hatıralar, bir bulanık film sanki senle dolu dakikalar”.
“… sen çok yaşa, canım feda olsun
sana, hiçbir şeye değişilmez, senin sevgin bu dünyada.” tezahüratının Mehter
Marşına, hatta Vizontele’nin film müziği de olan, Kardeş Türküler’in Leyla’sına
da uyarlandığını ekleyelim. Hatta ve hatta bu tezahüratın İbo’nun Ben de
İsterem melodisi ile söylendiğini de belirtelim. Kısa sürdü ama o, neyse
ki…
“Şampiyon Fenerbahçem/Cimbombomum/Beşiktaşım
ne istersen iste benden” ile başlayan tezahürat yine çok net, Erol Evgin’den
“Bir tanem söyle canım ne istersen iste benden” şarkısı.
Gülden Karaböcek’in (çocukluğumda da Harika Avcı’nın) söylediği Sürünüyorum şarkısı da “...’sın sen bizim canımız, (burada takımın renkleri belirtiliyor) akar kanımız, seviyoruz seni canıgönülden, ...’sın sen bizim canımız” şeklinde söylenmiştir. Şarkılar epey eskiden geliyor anlayacağınız.
“Ne Beşiktaş ne Cimbom ne de
Trabzon, bu sene sensin şampiyon (pek tabii ki diğer takım versiyonları da var
bunların, döndüre döndüre söylenebiliyor)” tezahüratı da Sezen Aksu’nun Olmaz
Olsun şarkısından alıntıdır. Hatta bunu
Galatasaray, when I was in highschool marş kasetine almıştı. Evet, o
zaman kaset vardı.
Muazzez Abacı’nın söylediği “Bu
akşam hüzünleri evde bıraktım, körkütük sarhoş oldum elimde değil.” de, neyse…
Those Were The Days ve Misirlou’yu
da işlemeyelim, terbiyesizliğin lüzumu yok.
Gelelim, şahsa özel tezahürat
olan “I love you Hagi”ye (sonrasında da “I love you Alex” dendi, ikisi de bu
tezahüratı fazlasıyla hak etti). Bu şarkı, Ömür Göksel’in Sevemem Artık
şarkısı: “Sana bağlandım yollara düştüm, gitme seninle gelemem artık, beni hiç eden
sensiz hayatı, sevmek istesem de sevemem artık”. Bu cümleleri tamamen “I love
you Hagi/Alex” olarak, yani dört kez üst üste söyledi taraftarlar.
Azıcık gayriciddi hâl bir alalım.
Yukarıdaki sevgi tarifinin bir diğeri, Rizesporluların, Teknik Direktör Mustafa
Denizli’yle anlaştıktan sonra taraftarların onu karşılarken söylediği, “Hey
sexy lady, Mustafa Denizli.” ezgisi. Aslı Shaggy’den, sureti Rizelilerden;
teşekkürler Rizeliler. Link ve video paylaşımı yapmıyorum, Google’a yazınca
çıkıyor Rizelilerin tezahüratı. Bunun bir üstü, tezahürat değil ama,
Sivasspor’un şampiyonluğa oynadığı 2007-2008 sezonunda Trabzonspor galibiyeti
sonrasında röportaj veren Teknik Direktör Bülent Uygun’a bir taraftarın “.mına
koduk Bülent Başgaan.” şeklinde gidişi ve diğer taraftarlarla beraber Laylaylay
diye Bülent Uygun’u A noktasından B noktasına götürdükleri sahnedir. Onu da
Google’dan “.mına koduk Bülent Başgan.” şeklinde aratabilirsiniz.
Siyasi şarkı ve marşların
tezahürat hâlini almasına gelelim. Beşiktaşlıların Gündoğdu Marşı’ndaki “Gün
doğdu, hep uyandık, siperlere dayandık, bağımsızlık uğruna da al kanlara dolandık.”
kısmını “Gün doğdu, hep uyandık, statlara dayandık, Beşiktaş’ın uğruna biz
bayraklara dolandık.” şeklinde söylemesi -ki devamı da var tezahüratın-, yine
Fenerbahçelilerin Grup Yorum’un “Kuşandık genç öfkeni, taşların kucaklarımızda,
bizlere öğrettiğin kavga, kavgamız, büyüyor omuzlarımızda.” şeklinde başlayan Haklıyız
Kazanacağız marşını, “Kuşandık sarı laciyi, Saraçoğlu yokuşlarında, Siyah
Çoraplılardan doğan bu sevda, büyüyor omuzlarımızda.” şeklinde uyarlaması
güzeldir.
Galatasaray’ın Ali Sami Yen Stadı’nda
oynadığı son maç olan 11 Ocak 2011 tarihli Galatasaray - Beypazarı Şekerspor
maçında -ki ben de stattaydım- bir diğer Grup Yorum şarkısı olan Özgür
Tutsak’ın uyarlanıp “Demir kapılar da yanar, adım özgürlük oldukça,
yüreğimde köz oldukça, özgür tutsak oldukça.” kısmının “Seni yıkacak dozerin
(üç kez söyleniyor), anasını s.keyim.” şeklinde söylenmesi de aklımdadır. Sonra
o dozer stadı yıkmıştır ve bu sırada hiçbir dozer annesine zarar verilmemiştir.
Biraz küfürlü oldu değil mi, üzgünüm, taraftarlar biraz kaba insanlar affedersiniz.
Suavi’nin sevdiğim Tükenme şarkısının
“Gücüne güç katmaya geldik.” şeklinde Beşiktaşlılar tarafından
uyarlanması da fena olmadı, onu da ekleyelim. Güneşimi Kaybettim’in
Fenerliler, Sen Var Ya Sen’in Galatasaraylılar tarafından uyarlanarak
söylenmesi de hoştur. Tabii tüm bu tezahüratın antitezi, daha doğrusu kelimeler
değiştirilerek küfürlü şekilde karşılığı bulunuyor. Abacı örneğinde antitez,
tezden daha ağır bastı örneğin.
Nazım Hikmet’in “Çocuklar inanın,
inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler, motorları maviliklere
süreceğiz, güzel günler göreceğiz, güneşli günler.” dizelerinde, “motorları maviliklere
süreceğiz” kısmı “Fenerbahçe düşmanlarını yeneceğiz” şeklinde değiştirilmiştir.
Göztepe’nin geçen sezon İstiklal
Marşı öncesinde Levent Yüksel’den Med Cezir’i söylemesi tüyleri diken
diken etmiştir, seneye ligimizde bekliyoruz kendilerini. Bizim Haluk Levent’in (Beni
Biraz) Anlasana şarkısını aynen söylememiz de mistir.
Kalinka’yla bitirelim.
Evet Kalinka. En çarpıcısı da bu bence. Affınıza sığınıyorum, “İii.ne
... olamazsın şampiyon” tezahüratı bir kalinkadır. İii.ne kaaalindir,
duruma göre o takım, örnek vermeyelim linç yemeyelim, o takım da kakalindir.
Aklıma gelenler bunlar. İyi
seyirler, Fener olsun şampiyon: Çocuklar inanın!