* Sırt çantamın -ki
kendisiyle yaklaşık 10 yıldır birlikteyiz- fermuarı bozuldu. İnternetten fermuar
tamircisi aradım, karşıma direkt Fermuar Hastanesi diye bir şey çıktı.
Üsküdar’da yeri, mantıklı. Yorumları güzel, daha da mantıklı. Bayağı da
takipçisi var ağabeyimizin. Bölge Adliye Mahkemesi dönüşümde Marmaray üzerinden
uğradım ağabeyimize.
Aydın Tuhafiye diye
geçiyor, tabelanın hemen altında da Fermuar Hastanesi yazıyor. Adamın
adı ise Vehbi. Yani ufaktan bir “Foto Esat” durumu var (bkz. Gibi - Çaça
ve Cosplay bölümü).
Dükkân çok küçük, zaten tek kişi
girsin diye talimat var dükkânın camında. Dört farklı kâğıtta uzun uzun
talimatlar yazıyor. Bir kısmı şu şekilde:
“Tamire getirdiğiniz ürünleri
tamiri mümkünse hemen tamir edip veriyoruz.
Sırada beklediğiniz süre
dışında sıranız gelip içeri girdiğinizde en fazla 3 ya da 4 dakika içinde tamir
işiniz biter.
Kesinlikle bırakma, sonra alma gibi bir durum söz konusu
değildir.
Tamire getirdiğiniz ürünleri bırakıp sonra almak ya da
emanet olarak bırakmak için lütfen ısrar etmeyiniz”.
Orijinal bir dükkân olduğu kesin.
Ben de bugün verir, yarın veya akşam alırım diye düşünürken, yazılanda olduğu
gibi kısa bir süre (belki birkaç dakika fazla) bekledim, adam halletti
fermuarı. Hatta benim fark etmediğim bir başka fermuar sıkıntısı daha vardı,
onu da çözdü. Ben dükkâna girerken önümde iki kişi vardı, benden sonra da iki kişi
geldi vs. vs. Ücreti de, toplu taşıma ile gidiş dönüş masrafınızdan daha uygun.
Niye bu kadar uzun anlattım bilmiyorum; etkiledi adam beni
herhâlde. Aklınızda bulunsun: Foto Esat, pardon, Aydın Tuhafiye - Fermuar Hastanesi,
Vehbi ağabey.
* Yeşilçam’da dublaj
sanatçılarına çok büyük saygı duyarım. Sesini en çok beğendiğim kişi de Hayri
Esen’dir, Itır Esen’in babasıdır aynı zamanda. Hepiniz biliyorsunuz sesini
zaten. Hayri Esen’in ayrıca Tosun Paşa’da Daver Bey’in arkasındaki yaşlı adam
olduğunu belirteyim. Hatta bu amca defterdar rolünde olacak ki, Tellioğulları
ile Seferoğulları görüşmesinden sonra taraflar merdivenden inerken, Tellioğullarından
Vehbi’nin (aa Vehbi ağabey bizi andı) Seferoğullarından Suphi’ye tekmesi
sonrası Suphi Vehbi’ye yumruk atmadan hemen önce Hayri Esen’i görür ve “Hayırlı
günler Defterdar Bey.” der.
İşin komik tarafı filmde, Hayri
Esen’in kendi güzel sesini değil, dublörünün sesini duyarız; toplasanız filmde
2-3 cümlesi vardır ama o cümleler Hayri Esen tarafından seslendirilmemiştir. Neyse,
Yeşilçam iyidir…
* Yılın aylarının
ismiyle değil sırasıyla söylenmesi oldum olası garibime gitmiştir. Sadece yaşlılar
değil, gençler de söylüyor bu şekilde. “Duruşma 4. ayın 26’sına bırakıldı.” gibi…
“Düğünümüz var ağabey, bekleriz, 7. ayın 18’inde inşallah”. 18 Temmuz de geç
kardeş, hayırlı olsun tabii de…
* itiraf.com diye
bir site vardı eskiden, herkes itiraflarını yazardı. Şimdi de Ekşi Sözlük
yazarları ekşi itiraf başlığı altında itiraflarda bulunuyor; ama itiraf.com
daha sertti. Ekşi’de “Bazen her şeyin üstüme geldiğini düşünüyorum.” tarzı
itiraflar var. Neyse ben de dandik bir itirafta bulunayım, bazen rehberimde
bulunan telefon numaralarını, sırf o kişi aradığında açmayayım diye tutuyor ve
silmiyorum. Çok basit bir itiraf tabii bu, itirafımsı, itir, itir esen, hayri
esen. Bir de Gravesen vardı topçu, tank gibiydi.
Güzel sonbaharlar…