Euro
2020 grup maçları bitti. Kanaatimce keyifli de geçiyor. Ancak bu keyiften bağımsız olarak söylüyorum aşağıdakileri.
İki
turnuvadır 24 ülke, 4’er takımlı 6 grup var, gruplardan en iyi 4 tane 3. takım çıkıyor.
Grubunu 3. bitiren takım, maçlar bitince sevinemiyor veya üzülemiyor, sevinmek
veya üzülmek için diğer grupların maçlarının tamamlanmasını bekliyor. Ayrıca 4
takımda 3. olmak neyin başarısı? Aman daha fazla maç olsun, aman…
Ayrıca
24 ülkelik Avrupa Kupası mı olur arkadaş? 24 ülke ne demek? Avrupa’da kaç tane
ülke var zaten? Sovyetler Birliği ile Yugoslavya dağılmasa 20 tane ülke yok Avrupa’da.
Eskiden
ölüm grubu Şampiyonlar Ligi’nde, Dünya Kupası’nda olurdu; Avrupa Kupası’nda
zaten tüm gruplar ölüm grubuydu. Avrupa Kupası’nın diğer kupalara göre nitelikli
yanı son buldu.
Bir
başka saçmalık, kupada her grubun bir veya iki ev sahibi var. Hem adaletsiz hem
mantıksız. Ne o öyle eleme maçları gibi. Bir ülke komple ev sahibi olsun,
yürüyün.
D
Grubunda İngiltere, maçlarını Londra’da oynadı; İskoçya da İngiltere dışındaki maçlarını
Glasgow’da oynadı. Gariban Çekya ile Hırvatistan deplasmanda.
B
Grubunda Danimarka maçlarını Kopenhag’da oynadı (Eriksen’in hastasıydık, büyük
geçmiş olsun); Rusya da Danimarka’ya karşı Kopenhag’da oynadı, onun dışındaki
maçlarını St. Petersburg’da oynadı. Gariban Finlandiya hep deplasmanda.
Belçika’ya gariban diyemiyorum, De Bruyne’si, Lukaku’su olan gariban mı olur?
Avrupa
Kupası’nda gruplardaki saçmalıkların bir kısmı bunlar.
Şimdi
de UEFA, kupalardaki deplasman golü kuralını kaldırıyormuş. Bu durumda deplasman
golüne ödül olmayacak. Daha fazla dakika, daha fazla uzatma. Çift maçlı eleme
sisteminin güzellik nedenlerinden biri de gitmiş oldu o hâlde. Amaç ne, heyecan
mı? E o zaman ofsaytı da kaldırın. Ne o öyle, çizgi filan çekiyoruz, insanlar
olmayan gole seviniyor, olan gole sevinemiyor, VAR iptal ediyor değil mi?
Bir
de şu deplasman golü kuralına bazı gazeteler şunu yazmış: “devrim gibi karar”.
Devrim o kadar ayağa mı düştü? UEFA’nın kuvvetle muhtemel kel kafalı
yetkilileri birer devrimci mi oldu?
Ezcümle,
yeni kurallara ve anlayışlara karşı tepkiliyim. Avrupa Avrupa duy sesimi!
(Duyuru: Simge-ül İstanbul’da da duyurduğum üzere,
abonelik sistemi Temmuz itibariyle son buluyor. Buna göre yazılar, abonelerin
e-postalarına düşmeyecek. “Müstakbel ex-abonelerime” teşekkür eder, bloğun bundan
sonraki hayatına atlarla devam edeceğini belirtmek isterim.)