5 Haziran 2021 Cumartesi

Simge-ül İstanbul

“Sana Dün Bir Vapurdan Baktım Aziz İstanbul” başlıklı, 1 Nisan 2018 tarihli yazımda (hatırlamak veya ilk kez okumak için buraya tıklayabilirsiniz, hizmette sınır yok) Taksim Camii inşaatına da atıfta bulunarak bir yazı yazmıştım. Taksim Camii açıldı, hayırlı olsun.

Taksim Camii’nin peşine, İstanbul’un yeni simgesi olarak kabul edilen (kim öyle kabul ediyor bilemiyoruz tabii) Çamlıca Kulesi de hizmete açıldı. Görüleceği üzere, onların hizmetinde de sınır yok.

 


8 Ağustos 2018 tarihinde metrobüsten çektiğim yukarıdaki fotoğrafta kule biraz farklı görünüyordu, açıkçası endişeye kapılmıştım. Baksanıza, simge olma iddiası ile yola çıkan yapı, doktrinde “pipi” olarak kabul edilen uzvu andırıyordu düpedüz. Neyse ki o görüntüden arınmış ve bir şekilde kuleye benzeyebilmiş.

Tabii kule İstanbul’un birçok yerinden görünebiliyor, çükümsü vaziyetindeyken de öyleydi. Şimdi tamamlandı, daha da görünecek. Kuleyi görmemek için kulenin içine girmek lazım. Fransız Yazar Guy de Maupassant gibi…

Guy de Maupassant (1850-1893), Eyfel Kulesi’nden nefret edermiş, hatta kulenin yapılacağını duyduğunda, kule yapılırsa Paris’i terk edeceğini söylermiş. Sonra Eyfel tamamlanmış; bu kez adam Eyfel’den çıkmamaya, sürekli oradaki bir kafede takılmaya başlamış. Demişler “hayırdır mösyö (mösyö olmak zorunda değil; üstadım, hocam, müdür, birader, hatta gardaş da olabilir), Eyfel’den nefret ederdin, şimdi buradan çıkmıyorsun”. O da demiş ki “Paris’te Eyfel’in görünmediği tek yer burası da ondan”. Şimdi bizim kuleyi görmemek için de kuleye çıkmak gerekecek, ancak bu durumda hem cepten olunacak hem de daha kötü bir şeyi göreceğiz, yeni İstanbul’u.

 




Yukarılara çıkmak güzeldir, tepelerden aşağılara bakmak nefistir eyvallah, bu kuleye çıkanlar az buz para da vermeyecek anlaşılan, sorum şu: Kuleye çıkanlara, görecekleri manzara için leğen dağıtılacak mı? Ben de burada bir kısım fotoğrafları paylaştım. Yazıyı evde okursanız, leğeniniz vardır mutlaka; yoksa, en yakın umumi tuvalete gidiniz.

Gerçi kızmamak lazım, böyle İstanbul’un böyle simgesi olurdu zaten, zerre çelişki yok. Yeni simgemizden yeni İstanbul’u, yeni İstanbul’dan yeni simgemizi iyi seyirler.


                                   

(Aboneler için duyuru: Blogger’ın bana ve tüm kullanıcılara uyarısına göre, Temmuz ayından itibaren e-posta aboneliği hizmetine son verilecekmiş. Yani bundan böyle benim yazdığım yazılar, abonelerin e-postasına otomatik düşmeyecek. Blogger bu konuda abonelerimi “indirmemi” tavsiye etti. Abonelerimi “indirmek” gibi bir düşüncem yok, öyle bir düşüncem olsa bile herhalde beceremem, “10 adımda abone indirme” gibi garip tarifler var. Ben onunla uğraşmayayım, bundan sonra yazılarımın e-posta olarak kendisine gönderilmesini isteyenler müdüriyete, yani şahsıma başvursun, bu iş huzur içinde çözülsün.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder