29 Ağustos 2024 Perşembe

Tıkılak/Takılak VI

 

* Genco Erkal vefat etti. Nur içinde yatsın.

Birçok kez sahnede izlemiştim. Nâzım Hikmet’in şiirlerini Nâzım’dan da iyi okuyan, yorumlayan kişidir, o şiirleri daha fazla sevdirendir de.

Benim için bir özelliği de, sosyal medyada beni engelleyen tek kişidir. Bir tweet’ine ironik bir şekilde “Sizden öğrenecek değiliz.” gibilerinden bir şey yazmıştım, o ironiyi anlamamış, engeli basmıştı. Olsun ne yapalım, EA vatan hainliğine devam ediyor hâlâ…

* Avukata akıl öğretme çok güzel bir şey.

“A: Biz sorduk avukat bey, öyleymiş o, öyle oluyormuş.

B: Hayır canım olur mu?

A: Yok, yok, oluyormuş”.

Gibi şeylere alışkınız da, geçen bir müvekkil şunu söyledi: “Önceden, yatak odana giren hırsızı öldürebiliyordun, böyle bir kanun vardı. Sonra Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal etti, artık öldüremiyorsun”.

Bu bir şehir efsanesi, o ayrı da, yatak odasına hırsızın girmesi ile ilgili bir kanundan nasıl bahsedilebiliyor, Anayasa Mahkemesi’nin iptali neye göre telaffuz ediliyor; iyi kafalar gerçekten. Yani şu dense anlarım, önceden Yargıtay böyle bir olayda meşru savunmanın (nefsi müdafaa) uygulanması gerektiğini söyledi, sonra bir kararında farklı düşündü vs. Yok, direkt Anayasa Mahkemesi iptal etmiş “kanunu”. İyi, peki…

Bu arada, bunu bana diyen şahsa da, “Yok o öyle değil, bu konuda bir şehi…” derken, “Yok, yok, öyle bir kanun vardı” dedi. Ben de “Hmm” dedim ve duruşmayı beklemeye devam ettim.

Buna benzer, yıllar önce bir hadise… Bir adamcağız, babam yaşında, saygı değer biri. Bir tişört giymiş, 98, 100’den büyüktür gibi bir şey. Galatasaray’ın 100. yılında bizim şampiyon olmamızla ilgili. “Aaa” dedim, “Güzelmiş”. “Evet” dedi, “6-0 tişörtü”. Dedim “Yok, bu 2005 yılında bizim şampiyon olduğumuzla ilgili bir tişört. Biz 98. yaşımızda şampiyon olduk, onlara 100. yıllarında şampiyonluk tattırmadık.” anlamında. Dedi, “Zaten o dönem 6-0 yendik biz Galatasaray’ı”. “Yok, o 2002-2003 sezonuydu” diyecektim; “Tamam, doğru.” dedim. Yorulmamak, hatta yorulmak istememek de lazım.

* Yukarıdaki Fenerbahçe anekdotu planda yoktu, bir anda geldi aklıma ve yazdım. Bunu yazarken de, dün önüme düşen 2007 sonu veya 2008 başı, kış mevsiminde FB TV’ye okulda verdiğim röportaja değinme isteği geldi. FB TV bizim okula gelmiş ve Fenerbahçelilerle röportaj yapıyor, ben de Fenerbahçe atkılı olduğum için benimle de röportaj yapmak istiyorlar. Ben de gayet rahat bir şekilde, düzgün bir Türkçeyle konuşmuşum bu arada. Hoşuma gittim.

O dönem gayet iyiyiz, Zico zamanı, Inter’i Şampiyonlar Ligi’nde yenmişiz vs. (Daha Sevilla’yla oynamamışız, çünkü “Fenerbahçe iyi gidiyor” derken çeyrek finale çıktığımızdan bahsetmemişim, bir de atkılıyım, çeyrek finale kaldığımız maç Martta). Bana unutamadığım maçlar sorulmuş, ben onların arasına 6-0’ı da geçirmişim (O dönem taze tabii, şu an 6-0 ananlara “mal” gözüyle bakıyorum, Tıkılak/Takılak II’de de yazdım).

Bazı güzel maçları sayarken, bu maçların arasında 95-96 Trabzonspor maçını anmamışım. Gerçekten, o maç o ayrıydı arkadaşlar. Dün gibi de hatırlıyorum. Buradan söylüyorum, o maç çok ayrıydı. 1 numaraya onu yazabilirim hatta. Aykut Kocaman diyor, işin argolu tezahüratına girmiyorum.

* Fenerbahçe kısmı spontane çıktı yukarıda belki, ama şimdi yazacağım kısım planda vardı.

“Ateistler bunu da açıklasın.”, “Allah’ın varlığı” vs. gibi konular var ya, örnekler veriliyor böyle; insan vücudu, ördeğin hemen yüzmeye başlaması, doğum vs., ki katılıyorum da bunların çoğuna. Ancak bir konu daha var. Mesela Fenerbahçe’nin o kadar şeyden sonra Lille’e o maçta elenmesi, ne bileyim 118. dakikada VAR uyarısıyla yediği penaltı golünden sonra demoralize hâlde iken pozisyona girip bu kez topun direkten dönmesi (2010’un son maçı olan TS maçı da ayrı konu tabii), tüm bunların hepsi ancak bir gücün varlığı ile açıklanabilir. Adına ne dersen de, Tanrı var. Aksi mümkün değil arkadaşlar.

* Ara ara çıkar böyle, “En mutlu 10 il” filan. 1. sırada her zaman olduğu gibi Sinop var, onu anladık. Ona zerre itirazım yok. Mis gibi şehir. De… Diğer şehirlere bakıyorsun, Afyonkarahisar, Bayburt, Kırıkkale, Kütahya, Çankırı, Düzce, Uşak, Siirt, Şırnak. İçlerinden yine bazılarına ses etmeyelim hani, ama (ofansif mizah is coming), bu mutluluk işi biraz beklenti ile alakalı olabilir gibi geliyor bana. Yani bir Şırnaklı muhtemelen “Oha lan güneş doğdu şehre bak.” diye düşünüyor olabilir. Veya bir Bayburtlu, “Olaya bak, musluktan su akıyor.”; Siirtli, “Bizim şehirde çay/kahve içilen kafeler var.” diye düşünüyordur muhtemelen. Oralılar kızmasın, azıcık ofansif olalım. Oyunu hep kendi sahamızda kabul etmeyelim.

Zaten benim Siirtli arkadaşlarım da, bir düşünüyorum, yok.

Zafer Bayramımız kutlu olsun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder